Tekrar saate bakacaktı ki tam o sırada telefonuna bir mesaj
geldi. “Babalar gününe özel kampanya…” Ne çok kampanya vardı bu ara! Kemer,
cüzdan takımları, kupalar, takım elbiseler… “Babalar günüymüş! hıh... Ne
yapıyor sanki bu babalar? Hamileyken o kadar sıkıntıyı çeken kadın... Doğumda
sıkıntıyı çeken kadın... Bakan, büyüten, çocuklarla en çok problemi yaşayan,
veli toplantısına giden yine kadın…” dedi içinden. Sonra “haksızlık etmeyeyim
çocuklar için çalışıyorlar sonuçta. Ama kadının bu yaptıklarıyla kıyaslanabilir
mi? Ben erkek olsam... Dur bir kendimi onun yerine koymaya çalışayım” diyerek
hayale daldı. Kısa bir süre düşündükten sonra “. Kendi kendine sesli bir
şekilde “yok ya para kazanmakta zor gerçekten. Sabah git akşam gel. Bir sürü
insanla uğraş. Al taşı getir götür yok ya zor ben yapamam” dedi.
Peki, baba olmak bu muydu? Çocukları iyi bir okula
göndermek, istediği oyuncağı almak karnını doyurmak baba olmak mıydı? Hadi
diyelim öyle olsun. Peki o zamana kadar ne yapacaktı babalar? Evde çocukların
her şeyiyle Elif ilgileniyordu. Üstelik yorulduğunu anlayan da yoktu. Babalar
ne zaman Baba oluyorlardı gerçekten?
Kendi babasını, eşini, etrafındaki babaları düşünürken ders
bitiş zili ile kendine geldi. Hazırlanıp hızlıca çıktı. Okuldan çocukları alıp
annesine bırakıp İnci’ nin yanına gitti.
Eskiden İnci ile ne zaman görüşse en çok konuşan taraf Elif
oluyordu. Bu sefer karar verdi İnci’ yi dinlemek istiyordu. İnci ile yaptığı o
kısa park sohbeti bile ona çok iyi gelmişti. Sanki zihninde uzun zamandır
kapalı olan bir odanın kapısının kilidini açmış bir kapı aralamıştı. Ve şimdi o
odanın ardına kadar açılmasını istiyordu.
İnci onu çok güzel karşıladı. Elif’ in sevdiği börekten
pişirmişti. Çay içerlerken İnci çantasından çocukların babaları için yaptığı
resimleri çıkardı.
“Bak Elif, bizimkiler resim yaptılar babalarına.”
“Bir tek resim mi hediye edeceksiniz!” dedi şaşkınlıkla...
“O, çocukların babası... Onlar babalarına bunu hediye etmek
istediler, ileride kendi harçlıklarıyla bir şey de alabilirler tabii. Ama henüz
onu düşünemediler”.
“Peki, sen bir şey almayacak mısın?” dedi Elif.
“Bana destek olduğu zamanlardaki teşekkürüm onun için daha kıymetlidir diye düşünüyorum. En azından Anneler Gününde ben eşimden somut bir hediye beklemiyorum. Çocuklar için yaptıklarımı takdir etmesi, destek olması yeterli bence. Tabii ufak bir hediyede hiç fena olmaz...” deyince birbirlerine bakıp gülüştüler.“Erkekler kadınlar gibi değiller. Çocuk konusunda. Anneler bebeklik döneminde sanki daha çok sıkıntı çekiyorlar. Mesela, çocuk gece ağlayınca babası uyanmıyor pek. Ya da karnının acıktığını, onunla oynamak istediğini anlayamayabiliyor.” Dedi Elif.
İnci kızının elindeki bebeğini göstererek;
“Biliyor musun Işık bebeğini her yere götürür. Üzerini
örter, ona yemek yedirir, banyo yaptırır, tattığı her şeyden ona da tattırır.
Umut ise kamyonunu hiç bırakmaz. Her yerde onunla oynar. Düşün çocuk bile bir
oyuncağa bu kadar çok bedel ödeyince çok kıymetli oldu gözlerinde. Bedel
ödeyen, bedel ödediğine bağlanır. İnsanın doğasında bu var. Babalarda böyle
işte. Kadın anne olmak için erkeğe göre çok önceden bedel ödemeye başlıyor.
Onun için çocuk çok kıymetli. Onun için her şeyini detaylı düşünebiliyor. Uykusu
çok ağır olan kadın bile hemen uyanabiliyor anne olduktan sonra. Ama erkekler,
çocuk doğduktan sonra hatta biraz büyüdükten sonra ona bedel ödemeye
başlıyorlar. Bunun için erkekler çocuk doğar doğmaz Baba olamıyorlar. Biraz
zaman ve fırsat vermek gerekiyor. Sadece maddi anlamda değil manevi anlamda da
çocuklarına emek vermesine zaman tanımak gerekiyor. Hayatta her şey verdiğimiz
emekle değer buluyor.”
İnci'nin söyledikleriyle Elif yine düşüncelere dalmıştı.
Eşinin yapmaya çalıştığı birçok şey de “ben hallederim, tamam, sen işine bak.
Durmaz şimdi çocuk. Sen bilmezsin şimdi ne yapacağını, ben yapayım” gibi
sözlerle hemen kendisi hallediyordu. Bu akşam İnci ile buluşmak için bile eşi
“ben bakayım çocuklara” dediği halde ona güvenemediği için annesine bırakmıştı
çocukları. Belki de eşine baba olmak konusunda fırsat tanıması lazımdı. İnci’
nin anlattığı şeylerden eşinin çocukları büyütme derdinden çok yetiştirme ile
ilgili bedeli de ödemesi gerektiğini fark etti. Böylece eşine bu konuda daha
çok fırsat vermesi gerektiğini anladı…
sen yapamazsın edemezsin diyerek verilmeyen fırsatlar zamanla zalimlerimizin de oluşmasına sebep oluyor. kaleminize sağlık🌷
YanıtlaSilHerkese bedelini ödeyeceği bir alan bırakmak gerekir çünkü herkes kendi üzerine düşeni yapmaya başladıkça herşey anlamlanmaya başlar.. ve artık hayat tatlanır..
YanıtlaSilRolleri karıştırmadan yaşamak dileği ile. Elinize emeğinize sağlık...
YanıtlaSilAilede anne baba çocuk ilişkisinde bedel dengesini güzel anlatan bir yazı olmuş teşekkürler. Çocukları için bedel ödemeye anneler erken başlıyor. O yüzden daha fazla düşkünleşiyorlar. Babası geç başlayınca sanki sevmiyormuş gibi algılarınabiliyor. Kadınlar neden aşeriyor?...
YanıtlaSilBir evde iki erkek olamayacağı gibi ,bir evde iki kadında olmamalı .Eşler bir bi rollerine müsade etmeli .Elinize sağlık .
YanıtlaSilİşin içi bedel
YanıtlaSilEllerinize sağlık 🌸
YanıtlaSilHayriye Akgül
YanıtlaSilHerkesin kendi bedelini ödemesi için alan bırakmak gerekir. o yapamaz ben bilmiyorum aman çocuğum döker dedikçe marifetsiz ve zalim çocuklar insanlar yetistiriyoruz.
Çok önemli bir konuya temas edilmiş ve cozumude sunulmuş umarım faydalı olur ellerinize saglik
YanıtlaSilBedel odetmekte bir bedeldir babanın çocuğuna duskunlesmesi için aradan çekilip babaya fırsat verilmelidir
YanıtlaSil