Ana içeriğe atla

Arkadaşım

Arkadaşım

Zeynep’le Elif’in arkadaşlıkları anaokulundan başlayıp liseye kadar uzanıyordu. Bir kardeş gibi birlikte büyümüşlerdi. Elif ile Zeynep’in ilişkisi ailelerinin de sıkı bir dostluk kurmasını sağlamıştı. Evlerinin yakın olması istedikleri zaman buluşmayı da kolaylaştırıyordu. Bazen ödev için bazen eğlenmek için sık sık buluşurlardı. Okula giderken yol arkadaşlıkları sayesinde zamanın nasıl geçtiğini anlamazlardı. Okul yolunda ne çok anı biriktirmişlerdi. Kâh gülmüşler, kah ağlamışlardı…

Daha sonra aralarına Zehra da katıldı. O yaz Zehra Elif’in oturduğu apartmana taşınmıştı. Elif arkadaş canlısı ve girişkendi. Yeni insanlarla tanışmayı severdi. Taşındıkları gün Elif annesi ile yeni taşınan komşularına yardım etmiş böylece yeni bir arkadaşlık başlamıştı. Zehra’nın da aynı okula gideceğini duyan Elif daha da sevinmişti. Ertesi gün Zehra’yı heyecanla Zeynep’le tanıştırmıştı. Zeynep onun gibi yeniliklere hemen alışamazdı. Zaman geçtikçe komşuluk ve okul arkadaşlığı dostluğa dönmüştü. Üçü ayrılmayan bir grup olmuştu.  

 

Bir gün Zeynep okul çıkışında her zaman buluştukları yerde arkadaşlarının gelmesini bekliyordu. Kalabalığın içinde Zehra ile Elif’i görür görmez onların yanlarına doğru gitmişti. Zeynep arkadaşlarına yaklaştığında Elif “Sana söylemeyi nasıl da unuttum, bugün annem bizi Zehra ile alacak, seni de boş yere beklettik” diyerek uzaklaştı. Zeynep şaşkınlıktan ne diyeceğini bilememiş sessizce eve doğru yürümeye başlamıştı. Böyle bir durumla ilk defa karşılaşıyordu. Ne düşünse ne hissetse bilemiyordu. İlerlerken her adımda duygusu değişiyor bir üzülüyor bir sinirleniyordu.  Kendisini çok dışlanmış hissediyordu. İçinde kopan fırtına sanki biraz önce yaşadığı olayları zihninde döndürüyordu. Sanki rüzgâr konuşulan her bir cümleyi getiriyor, söylenen her cümleyi bir tokat gibi zihnine iniyordu. Sana söylemeyi unutmuşuz… Seni daha sonra ararız… 

Zeynep, Elif’in daha önce hiç böyle bir şey yaptığını görmemişti. Zehra geldikten sonra değişen neydi? Onu çağırmamalarına çok üzülmüştü. Yoksa en yakın arkadaşını kaybediyor muydu? Her adımda engel olamadığı gözyaşları boncuk boncuk akıyordu. Zehra ile de iyi anlaşıyorlardı. Başlarda pek istemese de artık onu da çok seviyordu. Hatta onun gelmesiyle hayatları daha da renklenmişti. Yoksa onu kıskanıyor muydu? 

 

Eve yaklaşınca durdu ve çantasından evin anahtarını bulmaya çalıştı.  Bir yandan da mendilini çıkarttı, gözlerini sildi. Anahtarını evde unuttuğunu fark etti. Morali daha çok bozulmuştu.  Eve nasıl gireceğini düşünürken birden annesi kapıyı açtı. Zeynep derin bir nefes aldı. Bu halde birde dışarıda kalmayı hiç istemezdi. Annesini görmenin sevinci bile üzüntüsünü saklayamamıştı. 


Annesi kızının üzüntüsünü yüzünden okumuş:  

-    Hoş geldin kızım, bugün şanslı günündesin. Anahtarını evde unutmuşsun ve ben eve erken

gelebildim, derken konuya nasıl gireceğini düşünüyordu.

Sonrasında ağzından çıkan sözlerin tam yarasına basacağını bilmeden “Gerçi ben gelene kadar Eliflere giderdin” dedi. Zeynep “Gitmezdim anne!” derken bir yandan ayakkabısını dolaba yerleştiriyordu. Annesi bu sözlere çok şaşırmış ama Zeynep bir soru sormasına fırsat vermeden odasına geçmişti. Annesi Elif’le arasında bir şey olduğunu anlamıştı.  Bir an ne yapacağını bilemeden Zeynep’in odasına doğru yöneldi. Odaya girdiğinde gördüğü manzara onu daha da şaşırtmıştı. Zeynep Elif’le olan resimlerini kaldırıyordu. Farklı duyguları aynı anda yaşayan Zeynep onlarla  baş etmekte  zorlanıyordu. 

Annesi kızının bu halini görünce onunla hemen konuşmak yerine mutfağa yöneldi. Zeynep’in nasıl sakinleşeceğini biliyordu, en sevdiği keki hazırlamaya karar verdi. Hem kek pişene kadar sakinleşirdi. Yanında en sevdiği sütlü kahve ile konuşurlardı. 

Zeynep isteksizce ödevlerini bitirmeye çalışırken bütün odayı kek kokusu sarmıştı. Biraz sonra annesi elinde kek tabakları ve kahvelerle içeri girdi. Zeynep bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Aslında dile dökmese de annesinin ne anlatmak istediğini anlıyordu. Üzüntüsünü anlamış ama onu sık boğaz etmeden seni dinlemeye hazırım diyordu. Ne zaman kendisini iyi hissetmese, bunu en iyi annesi anlıyor ve onun kendisini iyi hissedeceği şekilde davranıyordu. 

Zeynep bir yandan kahvesini yudumlarken bir yandan da olanları anlatmaya başlamıştı. Anlattıkça hafifliyor, kendini daha iyi hissediyordu. Ne de olsa onu en iyi anlayan insan annesiydi…

Annesi kızını sonuna kadar dinlemişti. 


Arkasından:

-  Belli ki üzülmüşsün ancak ilişkiler bu kadar hızlı koparılmaz. Bu zamana kadar iyi bir arkadaşlığınız oldu, kardeş gibi büyüdünüz. Bir yanlış diğer tüm doğrularını götürmemeli. Arkadaşlıklar da vefa önemlidir. Üzgün olmanı anlıyorum ama tepkilerimizi toplama bakarak vermeliyiz. Hem her şey görüldüğü gibi olmayabilir. Bunun için anlamadan karar vermen doğru olmayabilir. Ayrıca insan hata yapabilir, unutabilir. Ilk hatasında etrafımızdaki insanları silersek etrafımızda kimse kalmaz. Bizim başka arkadaşlıklarımız da olacak. Her şeyi seninle yapmasını bekleyemezsin ki. Sadece bir kişiye bağlanıp kalmak sağlıklı değildir.  Seninde hayatina başka insanlar girebilir. İlişkilerde bağımlılık zarar verir. Bir müddet sonra birbirinden kopamayan ama birbirine zarar veren bir ilişkiye döner. Onun da senin de kendi başınıza kalacağınız zamanlar ya da başkalarıyla ilişkileriniz olacak. Arkadaşlarını o an verdiği tepkiye göre değerlendirirsen hata yaparsın. Toplamına, geneline bakmaya çalışmak bize kazandırır. Önemli olan dününe göre ilerliyor musun yoksa geriliyor musun? 

Annesinin bu sözleri onu rahatlatmıştı. Elif’in yaptığı iyi şeyleri bir kenara atması doğru olmazdı… Ayrıca Zehra’nın gelmesiyle arkadaşlıkları hiç değişmemişti. Zeynep annesinin sözlerini düşünürken birden zilin sesi ile irkildi. Kapıyı açmak için yerinden fırladı. Babasını beklerken kapıda Elif ve Zehra’yı görünce çok şaşırdı. Kapının önünde en sevdiği iki arkadaşı ve ellerinde koskocaman bir pasta vardı. Mumların alevleri ile maytabın saçılan ışıkları birbirine karışıyordu. Zeynep bugünün doğum günü olduğunu unutmuş ama onlar unutmamıştı. 

Elif  “Sen doğum günü kutlamayı istemedin ama biz senin yanında olmak istedik. Annem pastayı senin için elleriyle hazırladı.” dedi. Zehra “Hadi artık üfle! Mumlar bitecek!” diye atıldı. Zeynep sevinçle ve üzerinden atamadığı bir şaşkınlıkla mumları üfleyip arkadaşlarını içeri davet etti. Güzel bir akşamın sonunda arkadaşlarını yolcularken kendini boş yere üzdüğünü anlamıştı. Tabi ki bugün yaşananlar ve annesinin söyledikleri kendine çok güzel bir ders olmuştu. Arkadaşları hakkında anlamadan hüküm verdiği için içten içe utanmıştı. Akşam yatarken bugünü unutmamak için günlüğüne yazdığı annesinin sözlerini aynı zamanda kalbine de kazımıştı.

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki, olayları anlık değerlendirmek adil bir sonuca götürmez. Anlık tepkiler anlık rahatlamalar getirir. Toplamda karlı mıyız zararlı mıyız bunu anlamak bize doğru yönü buldurur. 

Yorumlar

  1. Gerçekten insan olayın aslını anlamadan erken tepki verdiğinde iletişim kazalarına sebep olabiliyor. Kaleminize sağlık…

    YanıtlaSil
  2. İnsanın doğru insanları bulması ne güzel:)

    YanıtlaSil
  3. Arkadaşlıkların gereksiz kopmasını engelleyecek, bağları geliştirecek çok güzel bir yazı.

    YanıtlaSil
  4. Çok akıcı ve çok güzeldi. Yazanın ellerine sağlık…

    YanıtlaSil
  5. Benimde durup düşünmeden anlık tepkiler verip duygu durumlarına düştüğüm oluyor .Bu ders verici hikayeyi aktaranlara teşekkürler ederim.

    YanıtlaSil
  6. İnsanı sakinleştiren doğru yolu gösteren herzaman ve her şartta dinleyen ve yol gösteren bir ANNESİNİN olması negüzel birşery

    YanıtlaSil
  7. İnsanın doğru yolu gösterecek herzaman yanında olan derdinle dertlenen bir annesinin olması ne güzel bir şey

    YanıtlaSil
  8. ''Bir yanlış tüm doğruları götürmemeli'' cümlesi çok etkileyici. Çocuklarımızı sınavlarda testlere boğuyoruz. Bu durum bir süre sonra ilişkilerindeki bakış açılarına da yansıyor. Zeynep'in annesinin cümlelerine hayran kaldım. İşte yetiştirmek budur.
    Bazen bizlerde Zeynep gibi davranabiliyoruz. Ama o cümle hep aklımda olacak.
    Farkındalık oluşturan bu yazı için çok teşekkürler. Emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  9. Aslı B.11/17/2023

    İnsanın, hayatının her aşamasında yapabileceği bir yanılgıya parmak basılmış...emeklerinize sağlık

    YanıtlaSil
  10. Anlık karar vermemeliyiz 🌸 çok güzel bir yazı

    YanıtlaSil
  11. Çok güzel olmuş ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  12. Olayları anlamadan gördüğümüz bir sahneye göre tüm tabloyu değerlendiriyoruz, bu bizi müthiş bir yanılgıya götürüyor. Elinize sağlık💐

    YanıtlaSil
  13. Çok başarılı anlamlı olmuş. Herkesin yaptığı bir hatayı ne güzel anlatmış

    YanıtlaSil
  14. İlknur 18/11/2023 Önyargılı olmamak gerek aslında sonuçları yine insanın kendine dokunuyor yanlız anne kız ilişkisine bayıldım çok güze yazanın yüreğine ellerine sağlık emeğinize teşekkürler

    YanıtlaSil
  15. Okuyan herkesin kendisini de orlarda görenileceği bir yazı.
    Yeter ki ders çıkaralım ve uygulayalım.Aktarımınız için teşekkürler Günümüzde ebeveynlerin çocuklarını böyle yönlendirmesi ve dünümüzden daha iyi olmamız dileğiyle. 🌹

    YanıtlaSil
  16. Çok güzel anlatıldı arkadaşların önemini ve güçlerini iliskilerinin bağlarını...Teşekkürler ederim.

    YanıtlaSil
  17. Çok güzel anlatıldı arkadaşların önemini ve güçlerini iliskilerinin bağlarını...Teşekkürler ederim.

    YanıtlaSil
  18. Çok sade anlaşılır olmuş emeğinize sağlık rabbim farkına vararak hayatımızı şekillendirmeyi nasip etsin inşallah

    YanıtlaSil
  19. elinize sağlık

    YanıtlaSil
  20. Çok güzel bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  21. Olayları anlık değerlendirmek adil bir sonuca götürmez. Anlık tepkiler anlık rahatlamalar getirir. Toplamda karlı mıyız zararlı mıyız bunu anlamak bize doğru yönü buldurur.
    Anlık tepkiler ile hayatımda bir çok konuda o kadar zarar gördüm ki iyiki sizlerle tanıştım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve hindiler, mumlar, tatlılar, kuruyemişler… Belki bir o

Affet Bizi Çocuk

Şehitlerle Yeryüzü Bir…  Bayrağını dalgalandıramayan ülke… Her yer o bayrak şimdi! Her yer kırmızı ve yeşil… Her ülkede bir hareket var; amaç belli hedef belli… Kırmızı ve yeşil bir bayrak dalgalanıyor… Her ırk ve milletin elinde sağa sola kıvrılıyor…  Kırmızı ve yeşil renklerle tüm ülkeler bezendi birbirine… Çocuk, genç ve yaşlı bir arada… İnsan olan bir arada bayrakları bir, Yürüyor, yürüyor insan için, insanlık için, mahsun için… Bir yerde ki savaş, her yerde barış oldu! Yeryüzü tek bayrak oldu,  Yeryüzü ilk defa hem fikir oldu! Dil, ırk, renk ayırmadan… Çünkü orada savaş yok…  Savaş yok! Çocuklarla, Hastalarla, Hastahanelerle, Bebeklerle, Sivillerle yeryüzü hiç savaşmadı… Savaş yok! Saldırganın cinsi türü belli değil, yabancı yeryüzüne… Saldırı hayret verecek kadar farklı yeryüzüne, Bir taraf farklı insanlıktan uzaklıkta…  Ve… Yeryüzü merak etti bayrağın insanlarını,  Yeryüzü hayran kaldı bayrağın insanına, sağlam duruşuna! Hayranlığı merakına sebep oldu… Merakı imanına ulaştı…  İm

Bağlılık mı? Bağımlılık mı?

   Bağlılık mı? Bağımlılık mı? Sensiz yapamam dediklerimiz, bir dediğini iki etmediklerimiz,  yokluğuna dayanamadıklarımız...