Üniversitede onu ilk gördüğü zamanı hatırladı. Onu ikna etmek için ne çok uğraşmıştı. Nihayet okuldan mezun olmuşlar ve kavuşma hayallerine bir adım kalmıştı. Şimdi ise daha çok yaklaşmak için iş görüşmesine gelmişti. Bu ilk deneyimiydi, nasıl davranılır bilmiyordu. Bu nedenle çok heyecanlıydı. Fakat en büyük motivasyonu Süreyya’ydı. Elinden geleni yapacak bu işi ne yapıp ne edip alacaktı. Mülakata o kadar istekli girmişti ki müdür çok etkilenmiş ve onu işe almıştı. Şirketten dışarı çıkarken işe alınmanın sevincini ve gösterdiği başarının gururunu yaşıyordu. Bahçede derin bir nefes aldı, sonra elleri telefona gitti. En az onun kadar heyecanla haber bekleyen biri daha vardı. Süreyya’ya olanları anlatırken kalbinde taşıdığı yükler azalıyor her adımda hafiflediğini hissediyordu.
Artık düğün hazırlıklarına başlayabilirdi. İçi içine sığmıyordu. Bir yıl sonra Süreyya’yı istemeye giderken aynı heyecanla koyuldu yola. Elinde özenle hazırlattığı buketi ona uzatırken gözlerindeki parıltıyı görmüş yeni bir başlangıca birlikte yol almışlardı. Sade bir şekilde başlayan bu yolculuk sade bir şekilde de devam ediyordu.
Mehmet, girdiği işten yıllar geçse de ayrılmamıştı. Eski günlerin hatırını hiç unutmamış yeni gelen teklifleri hiç değerlendirmemişti. O iş yeri ona iyi geliyordu. O tecrübesiz ama heyecanlı genci işe alırken gösterdikleri tavrı, o da yıllar geçtikçe onlara göstermişti.
Vefa yapılan iyiliği unutmamaktı… O da unutmamıştı.
Yıllar geçerken onun hayatında da değişen şeyler olmuştu. Saçlarına aklar, yüzüne de kırışıklıklar yerleşmiş bu sırada üç çocuğu olmuştu. Süreyya da ilk çocuktan sonra işi bırakıp çocuklarını kendisi büyütmüştü. Hepsi üniversiteyi bitirmiş kendi hayatlarını kurmayı planlıyorlardı artık.
Mehmet ise bugün ayrı bir sevinç içindeydi. Oturduğu süslü sandalyede yeni bir gururla sırasının gelmesini bekliyordu. Bu sırada hayatı gözlerinin önünden film şeridi gibi geçiyor, 30 yılın bu kadar çabuk geçtiğine inanamıyordu. Bugün 30. yıl plaketini alacaktı. Bu sevinci tabi ki hayat arkadaşı Süreyya da yanında olarak paylaşmak istemişti. Dinlenme vaktinin geldiğini düşünüyor birlikte tatil planları yapıyorlardı. Fakat plaketi alırken sürpriz bir teklif aldı. Bulunduğu konumdan çok yüksek bir pozisyonda iş teklifi yapmışlardı.
İş teklifini kabul edip daha iyi bir gelir ile mi yaşasın? Yoksa otuz yılın yorgunluğunu mu atsın? Süreyya’sı ile şehirden uzak rahat bir hayat mı sürsün? Yoksa onu lüks yaşatacak parayı mı kazansın?
İnsanın hayatında karar vermekte zorlandığı zamanlar olur. Kavşakta beklediği ve ne yöne gitsem diye bir türlü karar veremediği zamanlar…
Bu taraftan mı gideyim öteki taraftan mı gideyim, diye düşünüp durduğu uykusuz geceler….
Kalbinin sıkıştığı nefes almak için pencereyi açıp rahatlamaya çalıştığın derin nefesler…
Hata yapmamak için danıştığın ama kalbinin bir türlü huzur bulmadığı anlar…
Mehmet Bey’de tam bu kavşağın başında öylece kalakalmıştı. Bu yolların doğrusu hangisiydi? En önemlisi onu mutluluğa götürecek yol neydi?
Yeni bir kariyer, yüksek bir gelir insanı mutlu edebilir miydi? Belki çevreleri, yaşadıkları ev, alışkanlıkları, gittikleri restoranlar değişecekti. Peki, İnsanlar gelirleri arttığında mı mutlu olurdu?
İnsanın mutluluğu imkân artırması ile değişir miydi?
Bu kariyerin ve gelirin de ondan bir beklentisi vardı tabi ki. Sorumlulukları artacak ve işten daha geç çıkması gerekecekti. Bu da ailesini ihmal edeceği yeni bir yaşam sitili demekti. O zaman bu seçim aile ile kariyer arasında mı olacaktı? Yoksa yaşam sitili ve aile arasında mı?
Mehmet Bey heyecanla girdiği bu kapıdan kafasında düşünceler, bir elinde plaketi diğer elinde sevdiğinin eli sessizce çıktı…
Deneyimsel Öğreti der ki; Her karar mutlaka bir vazgeçiştir. İnsan ömrü boyunca mutlu ve başarılı olmak ister. Bunun için fırsat kollar. Farklı farklı şeyleri kendine fırsat bilir. Bazen insan elinin altındaki fırsatların farkına varamaz. Bazen fırsat zannettiklerinin fırsat olmadığını bilmez.
Fırsatlar ne zaman insanın ayağına gelir?
İnsan ne için kararsız kalır?
Peki, karar alırken insan neye bakmalı?
Gerçekten her teklif fırsat mıdır?
İnsanların hayatında dönüm noktaları vardır. Tam da ihtiyacım olan bir anda okudum. Teşekkürler…
YanıtlaSilÇalışarak , kazanarak güzel yerlerde olabiliriz. İşimizi severek ve benimseyerek yaparsak mutlaka iyi konumlarda başarılı oluruz. Mutluluk için sevgi saygı çok önemlidir. Günü geldiği zaman işimizi de bırakmayı öğrenmeliyiz.Hırs ve para mutluluğumuzu artırmaz . Herşey zamanında ve kararında olursa güzel olur.
YanıtlaSilHayatıma dokunan bir yazı okudum.. ne güzel yazılmış…
YanıtlaSilEmeğinize sağlık
YanıtlaSilHer teklif fırsat mıdır? zannettiğimiz gibi. Kaleminize sağlık
YanıtlaSilFırsatlar ne zaman insanın ayağına gelir?
YanıtlaSilİnsan ne için kararsız kalır?
Peki, karar alırken insan neye bakmalı?
Gerçekten her teklif fırsat mıdır?
İnsanın hayatında karar süreçleri o kadar önemli ki...tüm hayatını kapsayacak ve diğer ilişkilerine sirayet edecek nitelikte...doğru ve güzel kararlar alabilmek için iyi varsın Deneyimsel Tasarım Öğretisi...emeklerinize sağlik.
Çok düşünmemi sağlayan bir yazı
YanıtlaSil2 istek arasında kaldığımızda şimdi insan neyi seçmeli? :)
YanıtlaSilKararımı seçtim
YanıtlaSilNelerden vazgeçtim neler istiyorum.
Karar anında geleceğe köprü kur
Birden fazla sebep bul kendine. Nedenlerinin avantajı olsun. Çoooook gündemde olan bir sorunu dile getirdiğiniz için teşekkürler 🌹
Çok güzel yorumdadınız..
SilAynadaki kişi ... tercihlerini doğru yap .....tüm güzel yazılarınız için çok teşekkürler sebebimi öğrenmede her gün biraz daha ileriye sizinle özlem seyhan
YanıtlaSilYüreğinize sağlık ne güzel bir öykü 🍃Doğru seçimler yapabilmek dileğiyle💐
YanıtlaSilTeklifleri o konudan ziyade hayatımızın geneline göre değerlendirmeyi öğretiyor...
YanıtlaSilHer teklif bir fırsat değilmiş…
YanıtlaSilTam da çok önemli bir karar aşamasındayken karşıma çıkan Deneyimsel öğreti...her teklifin aynı kazancı getirmediğini öğretti...teşekkürler.
YanıtlaSilFırsat gibi görünen ancak sonrasında bize zarar verebilecek tekliflere ''Hayır'' diyebilmek ümidiyle. Emeğinize sağlık..
YanıtlaSil