Ana içeriğe atla

Evin Neresi?

Evin neresi


Nereye gidiyorsun? Senin evin neresi? 

Alışageldiğimiz gibi bu sabah da aynı şekilde başladık güne…

Sıcacık evimizde, çok rahat yatak ve yastığımızda, komidinde duran telefonun alarm sesiyle uyandık. 

Biraz yatakta ayılıp, kalkmaya kendimizi ikna ettik ve sonra kalktık.

Yataktan aşağı doğru ayaklarımızı uzatınca yerden ısıtmanın ayaklara ne iyi geldiğini sessizce içimizden geçirdik.

Ve nice sessiz iç konuşmalar…

 

Kalktıktan sonra tempo artıyor…

El, yüz yıkadıktan sonra dün akşamdan hazırladığımız giysileri giyeriz. Çocukları uyandırır, serzenişleriyle birlikte onları giydirip yola koyuluruz.

Çocukların kıyafetleri yepyeni, yeni yıkanmış, temiz deterjan kokusu hala üzerinde.

Saçları taranmış, mis gibi çocuk parfümleri dahil sürülmüş.

Her şey mükemmel olmalı…

 

Artık yola koyulmuşuzdur….

Arabaya binmek için indiğimiz otopark kapalı ve sıcak, neredeyse dışarının soğuk havasına hiç maruz kalmadan yola koyuluyoruz.

Arabanın içinde her türlü müzik kanalı mevcut. Bir tıkla istediğini seçmen yeterli. 

Muhabbetler, gülmeler, arada didişmelerle yol alıyoruz. 

En büyük derdimiz, bazen evde unutulan bir ödev ya da cep telefonu.

Arada az güneş vursa, rahatımızı bozmamak için güneş gözlüklerimizden bir tanesini seçip takıveririz.

Yolda ilerlerken çocukların canları sıkılırsa diye torpidoda atıştırmalıklar da hazır. 

Canımız çektiğinde hemen bir kahvecide durup, kahve almayı ihmal etmeyiz…

 

Artık ebeveynler işinde, çocuklar okulda...

Sıcak odamızda çalışırken çay, kahve ayağımıza gelir. 

Acıktığımızda telefonla sipariş verip hemen hallederiz.

Çocuklar okulunda derslere girer, teneffüslerde oynar ve kantinden istediklerini alırlar…

 

Artık gün bitirmek üzerdir ve eve dönüş başlar…  

Dönerken mutlaka markete uğrar, pek çok poşetle gireriz eve.

Poşetlerin içinde, çocukları mutlu edecek şeyleri almayı da ihmal etmeyiz.

Tüm poşetleri yüklenir, eve çıkarız.

Arabamız bile ondan uzaklaşırken kendi kendini kilitliyor, asansör seni görünce kapısını açıyor.

Bir tuşa dokunman evin kapısının açılması için yetiyor.

Derken, eve giriyorsun sıcacık yerler. Temizlenmiş ev, mis gibi kokuyor, ütüde yapılmış.

Çocuklar arkadan tatlı tatlı didişirken istekleri de bitmiyor.

Bu kadar konfora rağmen, ne şikayetler ne de talepler bitiyordu…

 

Sonra düşünürsün insanlar neden bu halde…

 

Deneyimsel Tasarım Öğretisi derki, 

İmkanlar arttıkça, şikayetler artar. 

 

İnsan rahatlık tuzağındadır ama farkında bile değildir.

Taaaa ki, bir gün geri dönecek evin olmadığında fark edersin…

 

Söylesene evin neresi? 

Yüklediğin o anlam, o rahat yaşam…

Bir sabah uyandığında, çalan zille elinden alınan evin…

Atılan bomba ile yıkılan binalar…

Yıkılan hastaneler...

Yıkılan sokağın ve yerle bir olan şehrin…

 

Şimdi, evin neresi?

Şimdi, sığınacağın gerçek liman neresi?

Şimdi, neye şükretmeli, neye sarılmalı, kime güvenmeli? 

 

Herkes gittiğinde, her şey elinden alındığında hala yanında olacak olan,

Hala bana sekine verip, beni ısıtacak olan, doyuracak olan kim?

Şimdi ve hala ve önce de ve sonra da evin neresi? 

Yorumlar

  1. Belkıs11/18/2023

    Evin neresi? Şimdi evleri olmayan,suyu olmayan bu insanlara destek veren kim?
    Yağmuru yağdıran kim?
    Emeğinize sağlık. Hüzün kapladı ama keyifle okudum.

    YanıtlaSil
  2. ne kadar anlamlı bir yazı olmuş.. düşündürüyor insanı. Herşeyden vazgeçesi geliyor insanın..

    YanıtlaSil
  3. Çok dokunaklı.

    YanıtlaSil
  4. Çok anlamlı bir yazı olmuş insan oğlu rahatına doymak bilmiyor hikayede olduğu gibi şikayetin yerini şükür alsa müsrüflük ün yerini sadaka alsa tabiki çok daha iyi olur insanoğlu için dünyadaki evimize değilde ahiretteki evimize yatırım yapmalıyız çok güzel bir soru evin neresi emeğinize sağlık çok etkilendim İLKNUR

    YanıtlaSil
  5. Şükür edenlerden olabilmek duası ile .. kaleminize yüreğinize sağlık 🪻

    YanıtlaSil
  6. Her şey geçici, harika bir yazı..

    YanıtlaSil
  7. İnsan gerçekten elindeki imkanların kıymetini bilmiyor .. o kadar fazla verilmişti bize 1 saat evde sular kesildiğinde çok sinirlenebilliyorum..bir insan ne kadar çok sinirleniyorsa Demekki ona okadar çok imkan verilmiştir. Şuanda sıcak bir evin var evine sığınıyorsun ancak yarın bir gün bir evimiz olmayınca kime sığınacağız? O yüzden olayları yaşamadan önce bu dünyanın yaratanına çok şükür etmeli.

    YanıtlaSil
  8. Özlem seyhan11/30/2023

    Yalan dünya . Nasıl güzel bir yazı olmuş yüreğinize sağlık hatırlatmanıza farkına vardırmanıza sonsuz teşekkürler .

    YanıtlaSil
  9. Depremde de çok daha fazlasını yaşadık aslında ama ders aldık mı bilinmez..ellerinize sağlık..

    YanıtlaSil
  10. Yüreğe dokunan bir yazı

    YanıtlaSil
  11. Fatıma12/08/2023

    Seni yoktan var eden, kimse bilmiyorken seni bilen, sana zürriyet, rızık veren... Evin neresi?
    Her zaman ve daima O.

    YanıtlaSil
  12. ALLAH yaşamları cehenneme dönmüş kardeşlerimize yardım etsin. Evi, yatağı, sevdikleri, hayalleri ellerinden alındı ne yazık ki

    YanıtlaSil
  13. Emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  14. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve hindiler, mumlar, tatlılar, kuruyemişler… Belki bir o

Affet Bizi Çocuk

Şehitlerle Yeryüzü Bir…  Bayrağını dalgalandıramayan ülke… Her yer o bayrak şimdi! Her yer kırmızı ve yeşil… Her ülkede bir hareket var; amaç belli hedef belli… Kırmızı ve yeşil bir bayrak dalgalanıyor… Her ırk ve milletin elinde sağa sola kıvrılıyor…  Kırmızı ve yeşil renklerle tüm ülkeler bezendi birbirine… Çocuk, genç ve yaşlı bir arada… İnsan olan bir arada bayrakları bir, Yürüyor, yürüyor insan için, insanlık için, mahsun için… Bir yerde ki savaş, her yerde barış oldu! Yeryüzü tek bayrak oldu,  Yeryüzü ilk defa hem fikir oldu! Dil, ırk, renk ayırmadan… Çünkü orada savaş yok…  Savaş yok! Çocuklarla, Hastalarla, Hastahanelerle, Bebeklerle, Sivillerle yeryüzü hiç savaşmadı… Savaş yok! Saldırganın cinsi türü belli değil, yabancı yeryüzüne… Saldırı hayret verecek kadar farklı yeryüzüne, Bir taraf farklı insanlıktan uzaklıkta…  Ve… Yeryüzü merak etti bayrağın insanlarını,  Yeryüzü hayran kaldı bayrağın insanına, sağlam duruşuna! Hayranlığı merakına sebep oldu… Merakı imanına ulaştı…  İm

Bağlılık mı? Bağımlılık mı?

   Bağlılık mı? Bağımlılık mı? Sensiz yapamam dediklerimiz, bir dediğini iki etmediklerimiz,  yokluğuna dayanamadıklarımız...