Ana içeriğe atla

HAYELLER, GERÇEKLER, YENİDEN BAŞLAMAK


Hayeller Gerçekler ve Yeniden Başlamak

Bir gün güzel bir gelin olup sevdiği insanla mutlu bir yuva kurmak herkes gibi Zeynep’in de hayaliydi. Hayal ettiği gelinliği milyonlarca kez giymiş ve düğününde dans etmişti. Nihayet o gün gelmişti. 

En yakın arkadaşıyla evlenmenin heyecanı içindeydi. Düğün hazırlıkları hızla sürerken, sıra gelinlik seçmeye geldi. Nişanlısıyla birlikte şehrin en şık gelinlik mağazasına girdiler. Mert, “Hangisini istersen seç,” dedi. Zeynep, kendisine en çok yakışanı bulmaya çalışıyordu. Tek tek tüm gelinlikleri denedi. Sonunda, üst kısmı zarifçe vücudunu saran, altı geniş ve kloş, uzun kuyruklu, dantelli bir gelinlik seçti. İçini kaplayan mutlulukla, hayatının hep bu güzellikte geçmesini diliyordu içinden…

"Hayallerim Gerçek Oldu" Derken...

Ama gerçekler böyle değildi. Hayatın gerçeklerini fark etmesi bir yılını almıştı. Sonsuza kadar süreceğini zannettiği mutluluğu çok kısa sürmüştü. Hayal ettiği hayattan bambaşka bir hayat onu bekliyormuş aslında.

Kendisi mühendis olmasına rağmen iş bulamamıştı. Bir yıl sonra eşi, yurt dışında iş teklifi aldığını ve İngiltere’ye taşınmaları gerektiğini söyledi.

Eşinin işleri çok yoğundu. Genellikle yurt dışına iş seyahatleri oluyordu. Çok az vakit geçiriyorlardı beraber.  Eşi artık kendisine zaman ayırmıyordu ve iş bulamadığı için onu suçluyordu. Yaptığı hiçbir şeyi beğenmiyor başkalarının yanında bile onu aşağılıyordu. Zeynep bir şeylerin yanlış gittiğin farkına varmıştı. Hayalindeki evlilik  böyle değildi.  

Bir süre sonra ayrılıp memleketine dönmek istedi ama hamile olduğunu öğrenince bu isteğinden vazgeçmek durumunda kaldı.  Önce çok üzülmüştü ama sonra bunun onun lehine olduğunu fark etti. Genç kızken kurduğu çocuk hayaline kavuşacaktı. Çocuk doğduktan sonra yolumu çizerim, diye düşünüyordu ki;  

Kocası, onu çocuğundan ayırmakla tehdit etti. Zeynep planlarından vazgeçti yeniden. Çocuğunu kaybetme korkusundan ne denirse densin hiç itiraz etmiyordu. Evde gerginlik çıkmasın diye her şeyi sineye çekiyordu.

Bir zamanlar hayalini kurduğu huzurlu yuva, ona bir kafes gibi olmuştu.

Bir Bebeğin Getirdiği Umut

Bebeği dünyaya geldikten sonra hayatındaki tek ışık o minik varlık olmuştu. Geceleri ağladığında başında sabaha kadar bekliyordu ya da onun her gülüşünde de içi biraz daha umutla doluyordu. Artık kocasının öfkeli sözleri, küçük hesaplaşmaları ve haksızlıkları canını eskisi kadar yakmıyordu. Çünkü Zeynep’in eşinden beklentileri çoktan değişmişti; hayalleri daha ölçülü, beklentileri daha gerçekçiydi.

Uzun zaman sonra ilk defa, kendi isteklerini yeniden gözden geçirmeye başladı. “Ben ne istiyorum? Bir kaç sene sonra nerede ve ne durumda olmak istiyorum?”Artık hayallerini güncellemesi gerektiğini anladı.

Geçmişe tutunarak ilerleyemeyeceğini ve kafesinde yaşlanacağını anladı. Yeni bir hayat kurmanın ancak mücadele ederse mümkün olacağını biliyordu artık.

Kararını vermişti; kendi ayakları üzerinde duracak, yaşadığı tüm zorluklara rağmen her şeye yeniden başlayacak ve yaşam yolculuğuna umutla devam edecekti.

İlişkide dengeler bozulduğunda anlaşmazlıklar kaçınılmazdır. Zeynep’te; yaşadığı zorlukların aslında onu güçlendirdiğini anladı. Yaşadığı her anlık acının karanlığının, toplamda ona ışık olduğunu fark etti.

Yeniden Başlamak

Zeynep’in çocuğu üç yaşına geldiğinde, daha önce başvurduğu büyük bir şirketten ona iş teklifi geldi. Maaşının dolgunluğunun yanında çocuklar için de bir kreş imkanı sunuluyordu. Zeynep bu fırsatı değerlendirip hemen başladı. Kısa sürede işindeki başarısı dikkat çekti. Artık iş toplantılarına katılıyor, gezilere gidiyordu.

Her şey Zeynep’in lehine dönmeye başlamıştı. İş hayatındaki başarısı, Zeynep'in özgüvenini tazeledi. Artık ne eşine bağımlıydı ne de ondan korkuyordu. Gücün içinden geldiğini ve her şeyin kendisiyle başladığını fark etti. Gittikçe cesareti artmıştı. Eşine karşı kendini daha özgür hissediyordu. Onunla devam edebilecek güce de onsuz yaşayabilecek güce de sahipti şimdi. Zeynep dengeye geldikçe eşinin ona tavırları da değişiyordu. Sonunda anladı ki her şey kendisi ile ilgiliydi.

Dengede olmayanın dengeli ilişkileri de olamıyordu…











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadakat mi? Açık İlişki mi?

  Hiçbir şey açıkta ve açık bırakılmamışken, Bir badem tanesi üzerinde kaç kat var onu koruyan biliyor musun? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Minik bir badem tanesi yedi kat ile sarılmış, neden acaba? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Bezelyeler bir salkım içerisinde ve üzeri yedi kat fermuarla kapatılmış şekilde büyüyor, Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, İnsan vücudu baştan sona deri ile kaplı, gözlerinde kapakları var… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Tüm ağaçların kökleri saklı ve tüm gövdeler kabuklar ile kapanmış… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Portakal yemişsindir, meyveye ulaşana kadar kaç katmandan geçtin, değil mi? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Ne tesadüf ki Mandalina da öyle, limon da hatta şimdi aklına düşen diğerleri de… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Her şey böyle olunca, insan da çoğu şeyi öyle yapmış, belki bilerek belki bilmeyerek… Kitap yapar ona kapak ekler, defter yapar kapak ekler, bir şey üretir onu bir kutuya...

İNSAN KENDİNE AYNA TUTARMIŞ MEĞER

  Bir yandan hazırlanıyor bir yandan da söyleniyordu. “Dönem bitmeden hoca mı değişirmiş canım?” dedi öfkeyle. Küçücük çocuk bunlar zaten okula zor uyum sağladılar. Bir de şimdi yeni öğretmene alışmaya çalışacaklar. Ama çaresiz durumu kabul etti. Gidip görelim bakalım yeni öğretmeni belki eskisinden iyidir. Ama ne demişler? “Gelen gideni aratır.” Kafasında deli sorular ile okulun yolunu tuttu.   Bu yıl üçüncü sınıfa geçmişti Melek. Annesinin bütün planları ona göre yapılırdı. Her şey onun etrafında dönerdi. Kıymetlisiydi tüm ailenin. Bir dediği iki edilmezdi.    Yazın sıcak oluyor diye salonun ortasına şişme havuz bile kurmuştu annesi. “Yeter ki o mutlu olsun” derdi. Tırnağına taş değse yeri göğü inletirdi. Sınıfa girer girmez yeni gelen öğretmene kendisini tanıttı. Gayet sevimli güler yüzlü tavırları vardı. Fakat kısa zamanda öğretmen hanım gerçeği anlamıştı. Güler yüzün arkasındaki niyeti, evdeki gibi sınıftaki hâkimiyetini kaybetmemek içindi. Annesi; Melek...

İLİŞKİLER KONUŞARAK NEDEN DÜZELMEZ?

  Yatağını topladı, Açtığı pencerenin perdesini düzeltti. Geceden ütülemiş olduğu giysileri dolaplara yerleştirmeye başlamıştı ki yine bitişik daireden sesler yükselmeye başladı. Duymamak için odayı terk etmek istedi ama elindeki işi de yarım bırakmak istemedi Canan. Yetişmesi gereken semineri vardı ve zaten yine bu odada hazırlanmak zorundaydı. Oturdukları dairenin yatak odası komşusunun geniş bir yaşam alanına sahip olan mutfağı ile bitişikti. Henüz iki buçuk yıl olmuştu bu apartmana taşınalı ve bu sesler artık ona hiç yabancı gelmemeye başlamıştı.  “Bu yine iyi halleri… Ah ah hiçbir tartışmadan sonuç çıkmaz diye anlatıyorum seminerlerde ama şu şahit olduğum şeylere bak. Şahit deyince de ben neden şahit oldum acaba bu duruma? Bir işaret midir? Gerçekten de düşünen insan için irdelenecek ne çok şey var.’’ diye geçirdi içinden.   İlk taşındıklarında gecesi gündüzü belli olmayan bir erkek sesi ile aniden uyanıyordu. Sürekli çocuklarına seslenen, zaman zaman ağır küfür...