Bir gün güzel bir gelin olup sevdiği insanla mutlu bir yuva kurmak herkes gibi Zeynep’in de hayaliydi. Hayal ettiği gelinliği milyonlarca kez giymiş ve düğününde dans etmişti. Nihayet o gün gelmişti.
En yakın arkadaşıyla evlenmenin heyecanı içindeydi. Düğün hazırlıkları hızla sürerken, sıra gelinlik seçmeye geldi. Nişanlısıyla birlikte şehrin en şık gelinlik mağazasına girdiler. Mert, “Hangisini istersen seç,” dedi. Zeynep, kendisine en çok yakışanı bulmaya çalışıyordu. Tek tek tüm gelinlikleri denedi. Sonunda, üst kısmı zarifçe vücudunu saran, altı geniş ve kloş, uzun kuyruklu, dantelli bir gelinlik seçti. İçini kaplayan mutlulukla, hayatının hep bu güzellikte geçmesini diliyordu içinden…
"Hayallerim Gerçek Oldu" Derken...
Ama
gerçekler böyle değildi. Hayatın gerçeklerini fark etmesi bir yılını almıştı.
Sonsuza kadar süreceğini zannettiği mutluluğu çok kısa sürmüştü. Hayal ettiği
hayattan bambaşka bir hayat onu bekliyormuş aslında.
Kendisi
mühendis olmasına rağmen iş bulamamıştı. Bir yıl sonra eşi, yurt dışında iş
teklifi aldığını ve İngiltere’ye taşınmaları gerektiğini söyledi.
Eşinin
işleri çok yoğundu. Genellikle yurt dışına iş seyahatleri oluyordu. Çok az
vakit geçiriyorlardı beraber. Eşi artık
kendisine zaman ayırmıyordu ve iş bulamadığı için onu suçluyordu. Yaptığı
hiçbir şeyi beğenmiyor başkalarının yanında bile onu aşağılıyordu. Zeynep bir
şeylerin yanlış gittiğin farkına varmıştı. Hayalindeki evlilik böyle değildi.
Bir
süre sonra ayrılıp memleketine dönmek istedi ama hamile olduğunu öğrenince bu
isteğinden vazgeçmek durumunda kaldı. Önce
çok üzülmüştü ama sonra bunun onun lehine olduğunu fark etti. Genç kızken
kurduğu çocuk hayaline kavuşacaktı. Çocuk doğduktan sonra yolumu çizerim, diye
düşünüyordu ki;
Kocası,
onu çocuğundan ayırmakla tehdit etti. Zeynep planlarından vazgeçti yeniden. Çocuğunu
kaybetme korkusundan ne denirse densin hiç itiraz etmiyordu. Evde gerginlik
çıkmasın diye her şeyi sineye çekiyordu.
Bir
zamanlar hayalini kurduğu huzurlu yuva, ona bir kafes gibi olmuştu.
Bir Bebeğin Getirdiği Umut
Bebeği
dünyaya geldikten sonra hayatındaki tek ışık o minik varlık olmuştu. Geceleri
ağladığında başında sabaha kadar bekliyordu ya da onun her gülüşünde de içi
biraz daha umutla doluyordu. Artık kocasının öfkeli sözleri, küçük
hesaplaşmaları ve haksızlıkları canını eskisi kadar yakmıyordu. Çünkü Zeynep’in
eşinden beklentileri çoktan değişmişti; hayalleri daha ölçülü, beklentileri
daha gerçekçiydi.
Uzun
zaman sonra ilk defa, kendi isteklerini yeniden gözden geçirmeye başladı. “Ben ne istiyorum? Bir kaç sene sonra nerede ve ne durumda olmak istiyorum?”Artık hayallerini güncellemesi
gerektiğini anladı.
Geçmişe
tutunarak ilerleyemeyeceğini ve kafesinde yaşlanacağını anladı. Yeni bir hayat
kurmanın ancak mücadele ederse mümkün olacağını biliyordu artık.
Kararını
vermişti; kendi ayakları üzerinde duracak, yaşadığı tüm zorluklara rağmen her
şeye yeniden başlayacak ve yaşam yolculuğuna umutla devam edecekti.
İlişkide
dengeler bozulduğunda anlaşmazlıklar kaçınılmazdır. Zeynep’te; yaşadığı
zorlukların aslında onu güçlendirdiğini anladı. Yaşadığı her anlık acının karanlığının,
toplamda ona ışık olduğunu fark etti.
Yeniden Başlamak
Zeynep’in çocuğu üç yaşına geldiğinde, daha önce başvurduğu büyük bir şirketten ona iş teklifi geldi. Maaşının dolgunluğunun yanında çocuklar için de bir kreş imkanı sunuluyordu. Zeynep bu fırsatı değerlendirip hemen başladı. Kısa sürede işindeki başarısı dikkat çekti. Artık iş toplantılarına katılıyor, gezilere gidiyordu.
Her
şey Zeynep’in lehine dönmeye başlamıştı. İş hayatındaki başarısı, Zeynep'in özgüvenini tazeledi. Artık ne eşine bağımlıydı ne de ondan korkuyordu. Gücün içinden geldiğini ve her şeyin kendisiyle başladığını fark etti. Gittikçe cesareti artmıştı. Eşine karşı
kendini daha özgür hissediyordu. Onunla devam edebilecek güce de onsuz
yaşayabilecek güce de sahipti şimdi. Zeynep dengeye geldikçe eşinin ona
tavırları da değişiyordu. Sonunda anladı ki her şey kendisi ile ilgiliydi.
Dengede olmayanın dengeli ilişkileri de olamıyordu…
Yorumlar
Yorum Gönder