Tülin yirmili yaşlarda evliliğe adım
atmış; sevdiği adamla bir yuva kurmuştu. Zamanla iki çocuk annesi olmuştu.
Evliliklerinin ilk yılından itibaren eşi Murat'a iş yerinde yardımcı oluyordu.
Pastane şefi olan Murat bir butik pasta dükkânı açmış ve henüz çok yeni olduğu
için yanına bir yardımcı almaya gücü yetmiyordu. Tülin bir yandan çocuklarının
güzel yetişmesi için uğraşıyor bir yandan da dükkânda eşinin yükünü
paylaşıyordu.
İlk zamanlar her şey yolundaydı. Ama Tülin
hayat koşturmacasında genç yaşına rağmen biraz yorulmuştu. Sabahları güneşten
önce uyanıyordu. Dükkân eve yürüme mesafesindeydi. Eşi ile hemen pişecek
ürünleri hazırlıyordu. Sonra eve gidip çocuklarına kahvaltı hazırlayıp; onları
okula bırakıyordu. Evde akşam yemeğini hazırlayıp tekrar dükkâna gidiyordu.
Tülin’in neredeyse her günü böyleydi. Özel günlerde dükkâna gelen yoğun
siparişlerde ise evde çok az vakit geçirirdi. Tülin dükkânda eşine mutfakta
yardım ettiği gibi; kasada sipariş almada da yardımcı oluyordu. Malzeme
alışverişini yapıyor; gece de dükkân temizliğini es geçmiyordu. Bu kadar
koşturma onun normaliydi artık. “Bütün yükü omuzlarına alma” diyen
arkadaşlarına: “Ne yapalım? Hayat müşterek” diyordu. Eşine destek olması
güzeldi. Ama bütün yükü yüklenmek; hayatı müşterek yaşamak mıydı?
İşlerin büyümesiyle beraber Murat’ın
şehir dışı bazen de yurt dışı işleri oluyordu. Katılması gereken fuarlar
olduğunda dükkân bütünüyle Tülin'e kalıyordu. Tülin bütün işlere yetişmeye
çalışırken bir de çocuklarının problemleriyle uğraşıyordu. Eşi ile çocuklarının
problemlerini konuşup; onlarla daha ilgili olmasını istiyordu. Fakat Murat:
“Sen halledersin Tülin" deyip işin içinden sıyrılıyordu. Çünkü ailedeki
tüm sorunları Tülin kendi kendine hallediyordu. Ama artık bu durum tatsız
olmaya başladı. Çünkü çocuklar babalarıyla vakit geçirmek istiyorlardı. Gittiği
uzun seyahatlerde onu çok özlüyorlardı. Hafta sonu gelince beraber vakit
geçirmek istiyorlardı. Ama Tülin bunu da genelde kendi yaptığı için Murat'a
gerek kalmıyordu. Çocuklara: “Babanız çok yoğun çalışıyor. Ben sizi istediğiniz
yere götürürüm.” Diyordu ama kendi yoğunluğundan çocuklarına verdiği sözleri de
yerine getiremiyordu. Bu sefer Tülin’in çocukları ile arası bozuluyordu.
Çocukları günden güne mutsuzlaşıyordu ve bu durum Tülin'i çok üzüyordu.
Bir gün dükkânda temizliği bitirip;
çayını içerken hayatını düşündü. Dükkânı açtıkları ilk gün gözünün önüne geldi.
Murat: “Şu an bir yardımcı alamayız.
Durumumuz düzelsin bakarız.” Demişti. Bu konuyu tekrar konuştuklarında
ise: “Sen zaten öğrendin bu işi. Sen yaparsın aşkım.” Diyordu.
Çocukların okulda problemi oluyordu.
Murat: “Sen
halledersin.” Diyordu.
Annesinin doktora götürülmesi
gerekiyordu. Murat: “Sen götür.” Diyordu. Müşterilerle sıkıntı çıkıyor; Murat
Tülin'e yine: “Sen konuşup halledersin.” Diyordu. Tülin bu son kısmı sesli
olarak tekrarladı: “SEN YAPARSIN.” Tülin aklından bunları geçirirken ne kadar
yorgun ve aslında mutsuz olduğunu hissetti.
Bu zamana kadar her şeye koşturdum
ama bir teşekkür edilmeli değil miydi? Sanki her şeyi ben yapmalıyım
düşüncesine nereden kapıldım? Neden Murat beni, ailemizi bu kadar yalnız
bıraktı? Neden yokmuşuz gibi yaşıyor? İlk zamanlar her şeyi beraber yapıyorduk. Bir şeylere beraber gülüyor, beraber
üzülüyorduk. Peki şimdi ne değişti?
Tülin iyi niyeti ile: Murat çok
yoruluyor; dinlensin. O çok stresli şimdi ona söylemeyeyim. Şimdi çok meşgul bir de bununla uğraşmasın
dedikçe tüm yükü kendisi sırtlanmıştı. Farkında olmadan dengede başlayan
ilişkileri bozulmuştu. Çünkü iki tarafın ödediği bedeller birbirine denk
değildi.
Bedel;
insana verilen ağır yükler değildir. İnsan hayatı ortak yaşadıkları ile
paylaşırken bedelleri sadece kendi yüklenmemelidir. Bir tarafın çok bedel
ödemesi hangi ilişki olursa olsun diğer tarafa zarar verir. Zamanında doğru
miktarlarda ödenen bedeller insana yük olmaz. Aksine hayattaki yüklerini
hafifletir. Çünkü bedel insanın şifasıdır. Ve bedelleri paylaştıkça
ilişkilerdeki problemler de ortadan kalkmaya başlar.
Kaleminize saglik 🌸
YanıtlaSilİnsanların ilişki de rollerini karıştırmasının ne denli pahalıya mal olduğu çok güzel aktarılmış… doğru bedelin önemi 👏
"İnsan hayatı ortak yaşadıkları ile paylaşırken bedelleri sadece kendi yüklenmemelidir" sanırım bizler bunu bir türlü doğru idrak edemiyoruz. Aşırı empati yaparak, yersiz merhamet göstererek bütün yükü omuzlarımıza alıyor ve bir zaman sonra da o yükün altında alıyoruz. Bunun bilincine cok daha erken varabilmek temennisiyle..Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık.
YanıtlaSilTülin’in yaşamında kendimden çok şeyler buldum. Çok akıcı bir yazı olmuş.Bedel insanın şifasıdır . Zamanında doğru ödenmişlerse. Yüreğinize sağlık👍🌺♥️
YanıtlaSilBedel ödemek önemli ama doğru yere ve doğru zamanda...Aksi durumda telafisi çok zor oluyor. Emeğinize sağlık bu güzel paylaşım için.
YanıtlaSilHangi yük beraber omuzlanmadiginda hafifletmek ki:)
YanıtlaSilHangi yük beraber omuzlandiginda hafiflemezki:)
YanıtlaSilDoğru yere doğru bedel ödemek insana şifadır.
YanıtlaSilElinize sağlık
Çocuklarda aile içinde gereken sorumlulukları aldığında çok daha güzel olur 👍🏼
YanıtlaSilBedel insanın şifasıdir.Ancak doğru yere doğru bedel ödendiğinde. İlişkilerde Ustalık Seminerinin en etkilendiğim konusuydu bedel.
YanıtlaSil