Ana içeriğe atla

ŞENAY BÜYÜRKEN...

 

Şenay evin biricik, en küçük kızıydı. Heyecanlı ve cana yakın halleriyle evin de neşesiydi. Büyük kardeşler ailenin gençlik zamanlarında olmuştu. Şenay için ise durum başkaydı. O olduğunda anne ve babası orta yaşı geçmiş, diğer kardeşler kendi işlerini görebilecek kadar büyümüştü. Onların gözünde Şenay, hep küçücük kalmıştı. Abisiyle gezmeyi çok severdi. Anne ve babası da onun bir dediğini iki etmezdi. Tüm istekleri hiçbir çabası olmadan karşılanır, tüm imkanlar minik Şenay’a sunulurdu.

Çoğu zaman, evin içinde bıcır bıcır dolaşırdı. Ne de olsa tüm problemlerini çözmek için can atan bir ailesi vardı. Ama Şenay büyümek ve her şeyde başarılı olmak istiyordu. Birinci sınıfa başlamış olması, her çocuk gibi ona da yeni sorumluluklar getirmişti. 

Okulun ilk gününde, yakar top oynanırken, yandığında dışarıda kalması gerekmişti. Çok üzülmüştü ama belli ki burada işler, evde olduğu gibi yürümüyordu. Onun her yaptığını hoş gören anne, babası ve yanlışlarını örterek, olmamış gibi davranan büyük kardeşleri neredeydi?

Daha ilk haftadan bir belalı çocuk, üç kişiyi dövmüştü. Şenay ise mızmızlıklarından dolayı oyunlara dahil edilmemişti. Bir de üstüne ödevlerin yükü binince, Şenay için hayat epeyi zorlaşmıştı. Bu yaşa kadar çok basit problemleri dahi çözme marifeti geliştirememişti. Ve şimdi hayat ona türlü problemler sunmaya başlamıştı. Bunlar çıraklık bile başlatamamış Şenay’a göre büyük ama yaşıtlarına göre basit problemlerdi.

Şenay’ın çok zorlandığını gören ailesi, psikolojisinin bozulacağı endişesiyle, çözümü özel bir okula yazdırmakta bulmuştu. Yıllar geçmiş, beşinci sınıfa başlamıştı. Yaşıtları dakikada 200 kelime okurken, o sadece 35 kelime okuyabiliyordu. Sınavlarını çoğunlukla yardımlaşma ve kopya ile geçiyordu. Arkadaşlarıyla bir problem yaşasa, çoğunlukla öğretmenleri sorunları çözüyordu. Aradığı rahatı, sonunda gittiği bu özel okulda bulmuştu. Ama yaşı büyüdükçe, sanki problemleri de büyüyordu.

Ailesi onun için tedirgin oluyor, bildikleri bütün yöntemlerle, çözüm arıyordu. İte kalka, sekizinci sınıfa kadar gelmişti. Liseye giriş için yapılan deneme sınavlarında ancak 3-5 soru çözebiliyordu. Gerçek sınav gününde kopya çekemeyeceğini iyi bildiğinden, bu durum onu geriyordu. Öte yandan arkadaşlarıyla anlaşamıyor, bir türlü kimseye uyumlanamıyordu. Çünkü hep kendi istekleri yerine gelsin istiyordu. Her sorun yaşadığında yeni bir okul arayışına giriyorlardı. Birçok okul değiştirmişti ama ailesi ne kadar imkân sunarsa sunsun, Şenay için bunlar yeterli gelmiyordu. Artık ailesinin de onu anlamadığını düşünüyor, sorunlarını çözemedikleri için onları suçluyordu.

Problem çözme marifeti ancak problem çözerek gelişir.

Şenay çözüm için okulun rehber öğretmeniyle görüşmeye karar verdi ve derdini anlatarak ondan yardım istedi.

-Şenaycım, yaşadığın problemlerin sana ait olduğunu kabullenerek, bir an önce nasıl bir çözüm bulabileceğine odaklanmalısın. En kolay şekilde yapabileceğin kısımdan başlamalısın. Mesela okulda daha başarılı olmak için ne yapabilirsin?

-Ayşe her gün 50 soru çözüyormuş. Sanırım bende yapabilirim, dedi Şenay, kendine güvenerek.

-Şenaycım, her gün yapabileceğin bir standart belirlemelisin. Ve zaman içerisinde gelişimini takip etmelisin. Kişinin kıyası kendisidir. Başlangıç için 50 soru biraz fazla değil mi?

Şenay’ın gözleri parladı.

-Günlük ödevlerimi düzenli bir şekilde yapabilirim. Ama bu az olmaz mı?

-1 damla suyu az görürüz. Ama sürekli aktığında kayayı bile deler. Bu senin için çok iyi bir başlangıç olabilir. Peki ailen için evde yapabileceğin bir şey var mı? Mesela, akşam yemeği için salata yapmak veya sofrayı kurmak gibi?

-Salata yapabilirim.

Bu basit hedeflerle Şenay kararını vermişti. Bu net duruş, onu kendine güvenir hale getirmişti. Bu minik sorumluluklarını çok önemsiyor, bir gün bile kaçırmamak için çok dikkat ediyordu. Başta zorlansa da bir hafta süren bu değişim, onu hayata karşı da güçlendirmeye başlamıştı. Minik sorumluluklarına alışıp, rutinine ekledikçe, yeni minik görevleri de yanına ekliyordu. Yavaş yavaş artık derslerini okulda çalışır hale gelmişti. Hem anlamadıklarını da arkadaşlarına sorup ertelemeden hallediyordu. Evde hem sofra kuruyor, hem salatayı yapabiliyordu. Marifetlendikçe daha da farklı işler yapmak istiyordu. Yapabildikçe de mutluluğu artıyordu. Artık kendisine yapılan takdir ve övgülerin arkası doluydu. Günlük yaptığı denemelerde başarısı gün geçtikçe artıyordu. Çünkü artık bir hedefi vardı. İstediği üniversiteyi kazanmalı, başarılı ve mutlu olmalıydı.

 

Yorumlar

  1. Çocuklar kendi problemlerini kendileri çözmeyi öğrenirlerse gelecekte rahat edebilirler ☺️

    YanıtlaSil
  2. Adsız2/28/2025

    Basite adım adım disipline olmak ne güzel özetlenmiş… bazen büyük lokma yiyip yapabileceklerimizi de yapamıyoruz
    Kaleminize sağlık ☺️

    YanıtlaSil
  3. Mükü2/28/2025

    Basit ama sürekli yapılan eylem insanı amaçına yakınlaştırır ve yapılabilir hale gelir. Kalemine sağlık🪻

    YanıtlaSil
  4. Burcu A.3/01/2025

    Herşey insanın kendi elinde. Elinize sağlık. Hedef koy, basite odaklan, küçük küçük başla.

    YanıtlaSil
  5. Adsız3/06/2025

    Kaleminize sağlık,🌷

    YanıtlaSil
  6. E.sena3/14/2025

    Okuyana çok büyük bir sır verilmiş :)

    YanıtlaSil
  7. Neslihan3/16/2025

    Büyük başarılar için küçük adımları atabilmek gerekiyor. Ellerinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  8. Adsız4/03/2025

    Problem çözme marifeti ancak problem çözerek gelişir, başkası senin problemini çözdüğünde değil.🌻

    YanıtlaSil
  9. Adsız4/08/2025

    Güzel yazı devamını dilerim

    YanıtlaSil
  10. Hicret4/10/2025

    Kişinin kıyası kendisi olmalıdır… 👏🏻👏🏻👏🏻

    YanıtlaSil
  11. Kaleminize sağlık.
    Cesaretlenmeme vesile oldunuz. Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  12. Seniha4/10/2025

    Hepimizin kullanabileceği çok güzel stratejiler var ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  13. Adsız4/10/2025

    Marifetli çocuk mutlu çocuk

    YanıtlaSil
  14. Adsız4/12/2025

    Ekaleminize sağlık ne güzel bi yazı

    YanıtlaSil
  15. Ekosistemi bozmamak önemli. Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  16. Problemlerimizi kaçmak yerine çözdükçe marifetleneceğimizi anlamamıza yardımcı olduğunuz güzel yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  17. Problem çözme marifeti ancak problem çözerek gelişir. Bir şeyi sürekli yaparak beceri kazanabiliriz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadakat mi? Açık İlişki mi?

  Hiçbir şey açıkta ve açık bırakılmamışken, Bir badem tanesi üzerinde kaç kat var onu koruyan biliyor musun? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Minik bir badem tanesi yedi kat ile sarılmış, neden acaba? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Bezelyeler bir salkım içerisinde ve üzeri yedi kat fermuarla kapatılmış şekilde büyüyor, Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, İnsan vücudu baştan sona deri ile kaplı, gözlerinde kapakları var… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Tüm ağaçların kökleri saklı ve tüm gövdeler kabuklar ile kapanmış… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Portakal yemişsindir, meyveye ulaşana kadar kaç katmandan geçtin, değil mi? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Ne tesadüf ki Mandalina da öyle, limon da hatta şimdi aklına düşen diğerleri de… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Her şey böyle olunca, insan da çoğu şeyi öyle yapmış, belki bilerek belki bilmeyerek… Kitap yapar ona kapak ekler, defter yapar kapak ekler, bir şey üretir onu bir kutuya...

MEMNUN OLMAYAN EVLATLAR

Kızını uyandırmaya çalışıyordu Ayşe. Her sabah aynı şeyler yaşanıyordu. Uyanmakta zorlanıyor, okula gitmek istemiyordu. Hayatı bile annesinin zoruyla yaşıyor gibi bir hali vardı. Annesi, yokuş yukarı, bozuk bir arabayı ittiriyormuş gibi hissediyordu. Çünkü kızı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Adeta yaşama sevincini kaybetmişti.   Üniversite sınavlarında, istediği bölüme puanı yetmeyince, ailesi hemen imdadına koşup, “Sana okul mu yok yavrum? ” diyerek, özel bir okula yazdırmışlardı. Evlatlarını mutlu edebilmek için tüm imkânlarını seferber etmişlerdi. Hayatta isteyip de sahip olamadığı hiçbir şey yoktu. Çocukluğundan beri, ne istese, ikiletmeden yerine getirilmişti. Ama bir türlü Zehra’yı memnun edememişlerdi.   Her olayın içinde mutlaka şikâyet edecek bir şey bulabilmesi, annesini hayrete düşürüyordu. Zehra şikâyet ettikçe, ailesi, miktarları arttırıyor, “Neyi eksik yaptık acaba?” diyerek dertlere düşüyordu. Buldukları çözümse sürekli imkânları arttırmak oluyordu. Böyle ...

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve...