Ana içeriğe atla

ÖĞRENMENİN PAHALI HALİ

 

Hüseyin, oldum olası ticaret yapmayı istemişti. Ama ne yapacağı konusunda fikri yoktu. Babasından yüklüce bir miras kalınca bu sefer şans benden yana diye düşündü. Birçok iş deneyimi olmuş, fakat ne hikmetse hiçbirinde dikiş tutturamamıştı. Mirastan gelen parayla kendi işini yapmaya karar verdi. Gezmeyi, kafelerde, restoranlarda, arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi çok severdi. Benimde böyle bir yerim olsa hem çalışır hem eğlenirim diye düşündü.

Sonunda kararını verdi ve hemen dükkân araştırmalarına başladı. Güzel işlek bir muhitte, şık bir kafe açmak istiyordu. Bir gün dolaşırken tamda aradığını bulduğunu düşünerek, köşe dükkân olan bir kuruyemişçi gördü. Kafeler caddesinde, önü masa koymaya müsait bir yerdeydi. Hemen içeri girip, “Hiç sözü uzatmayacağım. Tam da sizin dükkanınızın olduğu yerde kafe açmak istiyorum. Acaba dükkanınızı bana devretmeyi düşünür müsünüz?” dedi. Adam bu beklenmedik teklif karşısında, çok şaşırdı. Biraz da onu başından savmak için yüklü bir bedel istedi. Fakat sonrasını düşünmeden, her aklına koyduğunu yapan Hüseyin, pazarlık bile etmeden kabul etti. Çünkü bu işin tutacağına ve çok mutlu olacağına inanıyordu.

Hemen çalışmalara başladı. Mimarlar tutuldu, dekorasyon çalışmaları yapıldı. Her şey istediği gibi gidiyordu. Her şey en ince ayrıntıya kadar tamamlandıktan sonra bu şık mekâna şık bir açılış gerekir diye düşündü. Organizasyon şirketleri, animatörler tutuldu. İnsan kaç kez iş yeri açar? O da hiçbir şeyden eksik kalmak istemiyordu. Şanına yarışır bir açılış da yaptı.

Yeni bir mekân, yeni bir deneyim, yeni elemanlar derken işletme çalışmaya başladı. İlk başta her şey çok güzel gidiyordu. Herkes kafeye, özellikle de ilgi çekici dekorasyonuna hayran kalmıştı. Arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi, muhabbet etmeyi çok seven Hüseyin sürekli birilerini davet ediyor, saatlerce masalarında oturup, çay, kahve, tatlı ikramları eşliğinde, muhabbet ediyordu. Çoğu zaman koca gün nasıl akşam oluyor fark etmiyordu. Tam da istediği işi bulmuştu. Kendisi çok mutluydu ama ailesi için durum aynı değildi. Çünkü onlara ayıracak vakti kalmıyordu. Gün içerisinde o kadar çok konuşuyordu ki eve geldiğinde artık pil bitmiş oluyordu. Erken gidip, geç döndüğü için ne kahvaltıda ne de akşam yemeğinde birlikte olamıyorlardı. Çoğunlukla koltukta uyuya kalıyordu.

Bir süre sonra eşiyle arasında problemler olmaya başladı. Onlar için bu kadar çalışıp, eşi tarafından takdir görmemek çok üzücüydü. Bu durum karşısında daha da işine yöneldi. Bir sürü şubesi olsa hiç fena olmazdı.

İşleri elemanlara bırakıp, başka nerede nasıl bir yer yapsın diye düşünüyordu. Daha fazla çalışıp, daha fazla iş yapma hayalleri kuruyordu. Fakat hesap etmediği bir şey vardı;

“Başında durmadığın iş, senin değildir!”

Elemanlar işleri çok da yürütemiyordu ve sonrasında cirolar düşmeye başladı. Elindekiyle yetinmeyip, hep daha fazlasına sahip olmak isterken, elindekini de yönetemez duruma geldi. Aslında kafe işletmek, hiç de öyle dışardan gözüktüğü gibi değildi. Ön araştırma yapmadığından, arka plandaki işleyişi bilmediğinden, sadece işin albenili kısmıyla ilgilendiğinden, bu sıkıntıları yaşayacağını hayal bile etmemişti.

Neticede gün be gün işler beklediğinden daha kötüye gitmeye başladı. Masraflar çoktu ve ne yapacağına dair tecrübeye sahip değildi. Kâr etmek şöyle dursun, sürekli birikiminden harcamak zorunda kalıyordu. Çok borca girmişti ve her gün alacaklılar kapısına dayanıyordu. Birden fazla şubenin hayalini kurarken, neredeyse elindekinden de olmak üzereydi.

Gerekli araştırmaları vaktinde yapılmış olsaydı, en azından bir kafe sahibinden deneyim transferi yapılmış olsaydı, her şey daha farklı olurdu. Neticede bu yaşayacağı zorlukların hiçbirini düşünmemişti.

Hayatta sırf çok istiyoruz, çok mutlu olacağız diye her şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrenemeyiz. Çünkü insan ömrü, her şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrenecek kadar uzun değil. Ama deneyim transferi yapıyor olmak, kişiye maddi, manevi konfor sağlayan bir yöntemdir.

Hüseyin denedi ve yanıldığını gördü. Bu deneyim biraz pahalıya patladı. İşlerin yolunda gitmesinin şansla değil, çalışmayla olacağını görürdü. Artık, “Başında durmadığın iş, senin işin olmaz!” ne demek çok iyi anlamıştı.

Elindeki mirastan geriye çok fazla bir şey kalmamıştı. Tekrardan başlaması gerekiyordu. Artık deneme yanılma yöntemi ile değil de deneyim transferi yapması gerektiğini de acı bir tecrübeyle öğrenmişti. Gereken araştırmaları yapıp, daha ihtiyaç olan bir muhitte, daha küçük bir işletme açtı. Masrafları düşmüş, çalışma saatleri azalmıştı. Evde de işler yoluna girmişti. Bu sefer şans yüzüme güldü diye düşündü.

Peki bu sonuç, gerçekten şans mıydı? Yoksa deneyim transferi miydi?


Yorumlar

  1. Deneyim transferi yapmak ,insana sunulan bir konfor. Bu farkındalık ile hareket etmeliyiz aslında. Çünkü hayat o kadar uzun değil.

    YanıtlaSil
  2. Adsız2/21/2025

    Çok güzel akıp gitti yazı. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Adsız2/21/2025

    Çok tanıdık geldi:)

    YanıtlaSil
  4. Hüseyin iş kurma konusunda deneyip yanılmış… o kadar çok deneyip yanıldığımız konu var ki… zaman kaybı yaşamamak için birilerine danışmak fena fikir olmasa gerek :)

    YanıtlaSil
  5. Şans durduk yere yüzümüze gülmüyor :) Biz yapıp ettiklerimizin sonucunu yaşıyoruz...

    YanıtlaSil
  6. Adsız2/22/2025

    Hayat deneme yanılma yapacak kadar uzun değil maalesef…Güzel açıklanmış

    YanıtlaSil
  7. Neslihan2/26/2025

    Deneme yanılma. Deneyim Transferini kullan :)

    YanıtlaSil
  8. Adsız3/03/2025

    Deneyim transferi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi,çok güzel bir yazı olmuş,emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  9. Adsız3/06/2025

    Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  10. E.sena3/14/2025

    Elinize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Adsız3/14/2025

    Hüseyin keyf alarak çalışmayı da yanlış anlamış olabilir mi? Tüm keyfi işe aktarınca ailesine verecek birşeyi de kalmamış …

    YanıtlaSil
  12. Adsız4/03/2025

    Keşke insan acı tecrübeler yaşamak yerine deneyim transferi yapsa ve böylece verilen süre içinde başarıya ulaşsa. 🌻

    YanıtlaSil
  13. Burcu A.4/03/2025

    “Başında durmadığın iş senin değildir” tecrübeyle sabit👍🏻

    YanıtlaSil
  14. Deneyim transferi yapmanın önemi..

    YanıtlaSil
  15. Nuran s.4/09/2025

    Hayatta önemli durumlarda deneme yanılma yapmanın maliyeti bize çok zararlı olabilir

    YanıtlaSil
  16. Hicret4/16/2025

    Öğrenmenin en korforlu olanı deneyim transferi yöntemidir…
    Nasıl ki bu hayatta bizden önce milyonlarca insan yaşadı, onlarda bizimle benzer hayatlar geçirdi…
    Senden önce başka biri daha bunu yaşadıysa o halde deneyim transferi yap… :)

    YanıtlaSil
  17. Deneme- yanılma… Deneyim transferi yap… :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadakat mi? Açık İlişki mi?

  Hiçbir şey açıkta ve açık bırakılmamışken, Bir badem tanesi üzerinde kaç kat var onu koruyan biliyor musun? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Minik bir badem tanesi yedi kat ile sarılmış, neden acaba? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Bezelyeler bir salkım içerisinde ve üzeri yedi kat fermuarla kapatılmış şekilde büyüyor, Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, İnsan vücudu baştan sona deri ile kaplı, gözlerinde kapakları var… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Tüm ağaçların kökleri saklı ve tüm gövdeler kabuklar ile kapanmış… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Portakal yemişsindir, meyveye ulaşana kadar kaç katmandan geçtin, değil mi? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Ne tesadüf ki Mandalina da öyle, limon da hatta şimdi aklına düşen diğerleri de… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Her şey böyle olunca, insan da çoğu şeyi öyle yapmış, belki bilerek belki bilmeyerek… Kitap yapar ona kapak ekler, defter yapar kapak ekler, bir şey üretir onu bir kutuya...

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve...

MEMNUN OLMAYAN EVLATLAR

Kızını uyandırmaya çalışıyordu Ayşe. Her sabah aynı şeyler yaşanıyordu. Uyanmakta zorlanıyor, okula gitmek istemiyordu. Hayatı bile annesinin zoruyla yaşıyor gibi bir hali vardı. Annesi, yokuş yukarı, bozuk bir arabayı ittiriyormuş gibi hissediyordu. Çünkü kızı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Adeta yaşama sevincini kaybetmişti.   Üniversite sınavlarında, istediği bölüme puanı yetmeyince, ailesi hemen imdadına koşup, “Sana okul mu yok yavrum? ” diyerek, özel bir okula yazdırmışlardı. Evlatlarını mutlu edebilmek için tüm imkânlarını seferber etmişlerdi. Hayatta isteyip de sahip olamadığı hiçbir şey yoktu. Çocukluğundan beri, ne istese, ikiletmeden yerine getirilmişti. Ama bir türlü Zehra’yı memnun edememişlerdi.   Her olayın içinde mutlaka şikâyet edecek bir şey bulabilmesi, annesini hayrete düşürüyordu. Zehra şikâyet ettikçe, ailesi, miktarları arttırıyor, “Neyi eksik yaptık acaba?” diyerek dertlere düşüyordu. Buldukları çözümse sürekli imkânları arttırmak oluyordu. Böyle ...