Ana içeriğe atla

KADİR KIYMET BİLMEK


Ey insan;
Bir ömür değer verdiklerin,
Bir ömürde değer beklediklerin,
"Kıymetlimdir" dediklerin,
Ama aklına bile getiremediklerin,
Hiç hatırlamadıkların…


Ey insan;
Değer verir, değer beklersin.
Kendi içinde kıymet biçer,
Ve yine kendince kıymetli hissedersin.
"Hiç mi kıymetim yok?" derken, aslında "Ben kıymetliyim!" demek istersin.
"Ben sana çok değer verdim!" derken, kendine ne kadar değer biçtiğini söylersin.

Kendinden ne kadar haberdarsın?


Yazık ki;
Değer akıttıklarından hep bir karşılık beklersin…
Bulamadığında ise değersiz hisseder, şüpheye düşersin.

 

Oysa…
Yüceler yücesinden…
Sana verilmiş yüce bir değer var.
Seni muhatap almış, en değerlisi yapmış.
Ve bu değer bir ömürle sınırlı değil. Çünkü ömrü veren de alan da O.
Değer vermesi, senin de değerlenmen içindir. Çünkü O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yok.
O, kalplerdeki halis niyetlerden haberdar olandır.
Niyetlere göre değerleri yerleştiren, her şeye gücü yeten ve kadri yüce olan da O’dur.

İstemeden, sana değer veren O’dur.
O'nun verdiği değeri kabul edersen, sen de değerlenirsin.
Adı "Kadir" olan güne ulaşmak için, o değerleri al ve birer birer topla,
Aramak, kadrin ta kendisi olmuştur…
Aramak değerlidir, bulmaksa her şeyden daha kadir...

Kim sana böyle bir fırsat sunabilirdi bu hayatta?
Kim sana böylesine değer verebilirdi?
Kim, senin değerli olmanı gerçekten isterdi?
Kim, hiçbir karşılık beklemeden, sadece seni değerli yapmak isterdi?
Kim, samimi bir sabırla, senin kıymet bulmanı beklerdi?


Oysa…
Onu aramak kıymetli, bulmaksa paha biçilemezdi. Tam da bunun için gayret et, çok bekletme!

 

Oysa…
İnsan, sevgilisini bekletmemek için telaşlanır,
Eşini kızdırmamak için acele eder,
İşinden dışlanmamak için koşturur,

Mutlu olacağını düşündüğü tatil planlarını ertelemez,
Stres atacağını düşündüğü sinemayı en erken seansa alır…

Çevresine uyumsuz kalmamak için çabalar durur.

 

Oysa…
Sana ne kadar kıymet verdiğini görmen için;
Geçtiğin patikaları çiçeklerle süsleyen,
Yürüdüğün yollara ağaçlar eken,
Yediğin her lokmaya lezzet katan,
Yükün hafiflesin diye yük hayvanlarını gönderen,
Güllerle her renkten bahçeler yaratıp, hayatını renklendiren,
Doğduğun anda ağzına süt gönderen,
Vitaminlerini alasın diye türlü türlü meyveler yaratan,
Hem lezzet veren, hem ihtiyacını gideren!

 

Oysa…
Tüm bunların sahibi olan Rabbin’i aramak, sana en keyif veren şey olmalı değil miydi?
Değerli olmak için en değerli olanı bul ve onu hiç bırakma…


Yorumlar

  1. Rabbimizden daha çok bize değer veren olmaz ki 🙏🏼 Yüeğinize sağlık. Ne güzel dökülmüş inci gibi 👍🌺

    YanıtlaSil
  2. Mükü3/29/2025

    Allah bizlere Kadir gecesini ararkenki ahlakımızı ve davranışlarımızı tüm senemize yaysın inşAllah🪻

    YanıtlaSil
  3. Mükü3/29/2025

    Allah bizleri Kadir gecesini ararkenki ahlakımızı ve davranışlarımızı tüm senemize yaysın inşAllah🪻

    YanıtlaSil
  4. Neslihan3/31/2025

    Elinize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  5. Adsız4/03/2025

    Kadir gecesini aramak kıymetli, bulmaksa paha biçilemezdi. Tam da bunun için gayret et ve dua et.🌻

    YanıtlaSil
  6. Adsız4/03/2025

    Emeğinize sağlık harika

    YanıtlaSil
  7. Adsız4/03/2025

    Elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  8. Seniha4/04/2025

    🌻 “Tüm bunların sahibi olan Rabbin’i aramak, sana en keyif veren şey olmalı değil miydi?
    🪻Değerli olmak için en değerli olanı bul ve onu hiç bırakma…“

    YanıtlaSil
  9. Adsız4/04/2025

    Değer akıttıklarından hep bir karşılık beklersin…
    Bulamadığında ise değersiz hisseder, şüpheye düşersin.

    YanıtlaSil
  10. Hicret4/07/2025

    RAB bin selamına layık kullar olabilmek duasıyla…

    YanıtlaSil
  11. Ne güzel anlattın hocam…

    YanıtlaSil
  12. Medine4/16/2025

    En değerli olan ALLAHtır… En değerli olanın dibinden ayrılma… ve onun değerlisi olmak için elinden ne geliyorsa yap…

    YanıtlaSil
  13. RAB bimiz, değerlim dediğin kullarının arasına kat bizleri… amin… 🤲🏻

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadakat mi? Açık İlişki mi?

  Hiçbir şey açıkta ve açık bırakılmamışken, Bir badem tanesi üzerinde kaç kat var onu koruyan biliyor musun? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Minik bir badem tanesi yedi kat ile sarılmış, neden acaba? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Bezelyeler bir salkım içerisinde ve üzeri yedi kat fermuarla kapatılmış şekilde büyüyor, Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, İnsan vücudu baştan sona deri ile kaplı, gözlerinde kapakları var… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Tüm ağaçların kökleri saklı ve tüm gövdeler kabuklar ile kapanmış… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Portakal yemişsindir, meyveye ulaşana kadar kaç katmandan geçtin, değil mi? Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Ne tesadüf ki Mandalina da öyle, limon da hatta şimdi aklına düşen diğerleri de… Belki de ihtiyacın biraz düşünmek, Her şey böyle olunca, insan da çoğu şeyi öyle yapmış, belki bilerek belki bilmeyerek… Kitap yapar ona kapak ekler, defter yapar kapak ekler, bir şey üretir onu bir kutuya...

MEMNUN OLMAYAN EVLATLAR

Kızını uyandırmaya çalışıyordu Ayşe. Her sabah aynı şeyler yaşanıyordu. Uyanmakta zorlanıyor, okula gitmek istemiyordu. Hayatı bile annesinin zoruyla yaşıyor gibi bir hali vardı. Annesi, yokuş yukarı, bozuk bir arabayı ittiriyormuş gibi hissediyordu. Çünkü kızı hiçbir şey yapmak istemiyordu. Adeta yaşama sevincini kaybetmişti.   Üniversite sınavlarında, istediği bölüme puanı yetmeyince, ailesi hemen imdadına koşup, “Sana okul mu yok yavrum? ” diyerek, özel bir okula yazdırmışlardı. Evlatlarını mutlu edebilmek için tüm imkânlarını seferber etmişlerdi. Hayatta isteyip de sahip olamadığı hiçbir şey yoktu. Çocukluğundan beri, ne istese, ikiletmeden yerine getirilmişti. Ama bir türlü Zehra’yı memnun edememişlerdi.   Her olayın içinde mutlaka şikâyet edecek bir şey bulabilmesi, annesini hayrete düşürüyordu. Zehra şikâyet ettikçe, ailesi, miktarları arttırıyor, “Neyi eksik yaptık acaba?” diyerek dertlere düşüyordu. Buldukları çözümse sürekli imkânları arttırmak oluyordu. Böyle ...

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve...