Ana içeriğe atla

NEREDE YANLIŞ YAPTIK !

 

Cem, dedesinin göz bebeği bir çocuktu, onu hep diğer torunlarından başka tutardı. Dedenin maddi durumu gayet iyi olduğundan rahat koşullarda ve hizmetlilerle her istediği yerine getirilerek büyümüştü. Mahallede herkesin sevgisini kazanmış, sevimli, cana yakın bir çocuktu.

Dedesi akşamları özenle hazırlanan masalarda içki içerdi her akşam.  Cem’i de hep yanında tutardı. ‘Arslan torunum’ diyerek severdi onu… Dedesinin ikram ettiği içkinin tadına bakmak zorunda kalırdı Cem zaman zaman. Annesiyle babası Cem’in küçük yaşta içki içmesinden hoşlanmasalar da hayır diyemiyorlardı. Sebebi ise oldukça ekonomikti. Ekonomik olarak dedeye bağlı yaşıyorlardı.

Dedenin ölümüyle miras kalan her şeyi satıp İstanbul’a yerleşirler. Oturacakları evi satın alırlar ve kalan tüm parayla da bir iş kurarlar. Kurulan işin üçüncü yılında baba iflas eder. Böylece ekonomik zorluklar başlar hayatlarında.

Cem alışık olmadığı yeni yaşam şekline uyum sağlamakta zorlanır. Kızlarla gezmeyi seven, yakışıklı bir gençtir o yıllarda. . Akşamları dışarı çıkıp eğlenmeye parasızlıktan gidemez olur. Kız arkadaşının doğum günü partisini alıştığı şekilde kutlamak ister. Ablalarından bir tanesi zengin bir müteahhitle evlidir.  Cem zaman zaman ablasından destek alır. Ablası ailesinin yaşadığı ekonomik sıkıntılardan Cem’i korumaya çalışır. Böylece ara ara onun isteklerini ablası gerçekleştiriyordu.

Bir gün eniştesinin cebinden aldığı kasa anahtarıyla, Cem tüm kasayı boşaltır. Ablasının düğün takıları eniştesinin birikimlerini çalar. Uzun bir süre Cem izini kaybettirir. Anne ve babası bu olaydan dolayı çok acı çekerler. Aile Cem’in yokluğunun acısını yaşarken diğer yandan da kızlarına Cem’in yaşattıklarının acısı eklenir sürekli. Ablası ve eniştesinin bozulan aile yaşantısı eniştesinin hoş görüşüyle devam eder.

Ablası Cem’in yokluğunu düşündükçe acısı büyür. Diğer yandan eşinin ailesinin baskılarıyla zor zamanlar yaşar. Anne Cem’i herkese karşı korumaya çalışır. Ayda bir aldığı telefonla hayatta olduğunu bilmekle yetinir.

Parayla kayıplara karışan Cem parası tükendiğinde geri gelir. İki yıl oğlunu göremeyen anne ve babası bir torunu olduğunu öğrenir. Ailesi hiçbir şey olmamış gibi sarıp sarmalar onu tüm yanlışlarına rağmen.

Aile oğullarını dönmesi ile çok mutlu olurlar. Anne huzura kavuşacağını sanıyordu çünk oğlu gözünün önündeydi. Bunun tam tersi olduğunu anlaması çokta uzun sürmedi. Ailesi Cem’e iş bulur ama Cem çeşitli bahanelerle işten ayrılır. Arkadaşlarıyla gece dışarı çıkıp eğlence hayatının içinde olmak ister sürekli. Annesi oğlu tekrar gitmesin diye sürekli ona para verir. Annede para kalmadığında ise yakın çevreden, eş dosttan para bulması için annesine baskı yapar. Annesi çaresiz borçlanıp Cem’e verir. Ancak borçları ödeyemez. Cem annesinden aldığı para miktarına göre birkaç gün eve gelmez. Oğluna çok düşkün olsa da artık Cem’in eve gelmesinin korkusuyla yaşamaya başlar.

Bir sabah eve gelip annesinin kolunda kalan iki burma bileziği ister. Annesi vermemek için mücadele ederken zorla kolundan çıkarmaya çalışır. Aralarında darbede olur ve anne yere düşer. Cem ise o sırada bilezikleri alıp annesini de yerde o şekilde bırakarak gider. Annesinin zalimce bileziklerini alması ile tüm sonra aile çare aramaya karar verir. Gün geçtikçe Cem’in olgunlaşıp düzeleceğine artarak kötüye gitmesi aileyi zorlar. Baba bir arkadaşına dert yandığında arkadaşı danışmana gitmesini önerir.

-‘Götürdük dostum ablası çeşitli psikologlara taşıdı. Sen bu oğlanı bilmezsin kurnazın teki onları da kandırıyor.’

-Bilmiyorum ama burası farklı bir merkez. Stratejik danışmanlık ile 2, 3 farklı yerden duydum. Gerçekten gidenler sonuç aldılar.

Baba telefon numarasını alır birkaç gün içerisinde danışmanlığa gider. Baba hiç alışkın olmadığı bir yere gelmişti. 55 yaşını geçmişti ve danışmanlığa ilk kez geliyordu. Sıkılarak çekinerek tedirgin gitmişti. Danışmanın sıcak, içten, samimi karşılaması onu biraz rahatlatmıştı. Tek nefeste anlatıverdi Cem ile yaşadıklarını. Anlattıktan sonra düzelir mi umut görüyor musunuz, getireyim mi oğlanı size diye sordu.

Danışman emin duruşuyla net bir şekilde cevap verdi.

-Bu çocuk düzelir. Ben çocuğu istemiyorum. Sizin ona davranışlarınızı tutumunuzu değiştirmenizi istiyorum. Baba şaşırmıştı ama düzelir kelimesi merakını arttırmıştır. Biz her şeyi yaptık daha da fazlasını yapmaya hazırız.

-Acılı sıkıntılı bir süreci göze almalısınız. İlk başlarda ağır bir bedel ödemeniz gerekecek. Yaşamınızda büyük değişiklikler yapmamız gerekir. Bunlara hazır mısınız? İsterseniz bir düşünün.

İnsan hatalarını devam ettirdikçe onarı göremez olur. Bazen dıştan biri onun göremediklerini ona göstermekle konunun çözülmesine yardımcı olabilir.

Deneyimsel bilgi ile çözüme ulaşmak mümkün olur.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve hindiler, mumlar, tatlılar, kuruyemişler… Belki bir o

Bağlılık mı? Bağımlılık mı?

   Bağlılık mı? Bağımlılık mı? Sensiz yapamam dediklerimiz, bir dediğini iki etmediklerimiz,  yokluğuna dayanamadıklarımız... 

Affet Bizi Çocuk

Şehitlerle Yeryüzü Bir…  Bayrağını dalgalandıramayan ülke… Her yer o bayrak şimdi! Her yer kırmızı ve yeşil… Her ülkede bir hareket var; amaç belli hedef belli… Kırmızı ve yeşil bir bayrak dalgalanıyor… Her ırk ve milletin elinde sağa sola kıvrılıyor…  Kırmızı ve yeşil renklerle tüm ülkeler bezendi birbirine… Çocuk, genç ve yaşlı bir arada… İnsan olan bir arada bayrakları bir, Yürüyor, yürüyor insan için, insanlık için, mahsun için… Bir yerde ki savaş, her yerde barış oldu! Yeryüzü tek bayrak oldu,  Yeryüzü ilk defa hem fikir oldu! Dil, ırk, renk ayırmadan… Çünkü orada savaş yok…  Savaş yok! Çocuklarla, Hastalarla, Hastahanelerle, Bebeklerle, Sivillerle yeryüzü hiç savaşmadı… Savaş yok! Saldırganın cinsi türü belli değil, yabancı yeryüzüne… Saldırı hayret verecek kadar farklı yeryüzüne, Bir taraf farklı insanlıktan uzaklıkta…  Ve… Yeryüzü merak etti bayrağın insanlarını,  Yeryüzü hayran kaldı bayrağın insanına, sağlam duruşuna! Hayranlığı merakına sebep oldu… Merakı imanına ulaştı…  İm