Ana içeriğe atla

İnsan hatalarının üstesinden gelebilir...


Güneş ufukta kaybolmak üzereydi. Etrafa son ışıklarını yansıtıyordu. Tüm evler güneşin yansıttığı ışıktan nasibini alıyordu. Martılar son çığlıkları ile kanatlarını çırpıyordu. Deniz durulmuş ve akşam serinliği kendini yavaş yavaş hissettirmeye başlamıştı. Gençler akşam için sözleşip sahilden ayrılmışlardı.. Sözleşilen saatte bütün ekip oradaydı…

Aysun yeşil gözlü, kumral, uzun boylu bir kızdı. Etraftaki aileler tarafından çocuklarına örnek gösterilen biriydi.  Okul hayatında her zaman başarılı bir öğrenciydi.  İlkokul, ortaokul ve lise hayatı başarılı geçmişti. Derslerini ihmal etmiyordu. Arkadaşları dışarı çıkıp gezerken Aysun evde ders çalışmayı tercih ediyordu. Derslerinin iyi olabilmesi için emek veriyordu, bedel ödüyordu. Bu bedellerinin de karşılığını alıyordu. Hayat bedel ve karşılığı üzerine kuruludur. Mutlaka ödediğin bedellerin karşılığını alırsın.

Lise çağına geldiğinde, üniversite sınavlarına erkenden çalışmaya başladı. Liseyi de başarıyla bitirdikten sonra, üniversite sınavına girdi. Sınavı başarılı geçmişti. Bir üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümü öğrencisiydi artık. Yaşadığı şehirde bir okul kazandığı için ailesi de çok mutluydu. Çocuklarıyla gurur duyuyorlardı. Aysun da ailesinin yanından ayrılmadığı için çok mutluydu ve tabii ki başarılı olduğu için de mutluydu.

Aysun üniversiteye başladıktan bir müddet sonra bu tür mutluluklar ona az gelmeye başlamıştı. Üniversiteye girmiş, isteğine ulaşmıştı ne de olsa. Okulda, etrafında mutlu çiftler görüyor ve onlara da özeniyordu. “Keşke benim de bir sevgilim olsa.” diye iç geçiriyordu. Zamanla okulda yeni arkadaşlar edinmeye başladı. Onların da erkek arkadaşları vardı. Aysun  onları gördükçe daha çok isteği artıyordu. Bir ilişkisi olmadığı için mutsuzdu. Yemek yerken mutlu olduğunu zannediyordu. İnsanoğlu açlığı olduğu bir konuyu her zaman yatıştırmak ister ve bunun için bir sürü bahane üretir. Yanılır ama yanıldığının farkında değildir. Tıpkı mutsuzluğunu yemek yiyerek gidermeye çalışması gibi. Aysun da zamanla kilo almaya başladı ve her geçen gün daha da arttı.

Üniversite arkadaşlarından bir tanesi ile daha yakındı. Adı Selda idi. Her sabah okulda koşardı ve Aysun’ un  kilo alışını fark edip, önlemini alması için Aysun ile konuştu.

“Aysun sanırım biraz kilo almaya başladın. Sabahları birlikte koşalım ne dersin? Güne zinde başlamak iyidir.” dedi.

“Yok canım sabahın o saatinde kalk koş falan zor gelir şimdi teşekkür ederim.”

-“Mesele zaten zor olanı ufak da olsa yapabiliyor olmak. Bir deneyelim olmazsa başka bir çaresine bakarız.” dedi ve Aysun’u ikna etmeyi başardı.

Sabahları koşmayla başladılar. Tabii başlarda çok zorlandı, çok yoruldu. Kilo aldığının farkında olduğunu bildiği için şikayet etmek yerine spor yapmaya devam etti. Bir süre sonra koşunun ardından tenis oynamaya başladılar. Aysun zaman içerisinde daha az yemek yemeğe, sporunu düzenli yapmaya, bu sebeple zayıflamaya başladı. Eski hali kadar zayıf değildi ama aldığı kiloların bir kısmını vermişti.

Okul hayatı devam ediyordu. Fakat dersleri eskisi kadar iyi değildi. Eğlenceye merak salmıştı.

Aradan vakit geçti ve okuldaki sınavlar bittikten sonra okul tatil dönemine girdi. Üniversite üçüncü sınıf ta bitmişti. Artık tatil yapma vaktiydi.

Bir tatil beldesinde yazlıkları vardı. Her sene ailece oraya giderlerdi. Bir akşam arkadaşlarıyla birlikte dışarı çıktı ve gittikleri yerde bir arkadaşının Mete adındaki arkadaşıyla karşılaştılar. Mete, gece boyunca sadece Aysun ile sohbet etmek istiyordu ancak Aysun Meteyle pek ilgilenmemişti. Mete anne ile babası lise çağlarındayken ayrılmış büyük şehirde yalnız yaşayan biriydi. İçki içen, gece gezen, kızlarla arası iyi olan bir çocuktu, biraz çapkındı. Aysunun istediği özelliklere sahip değildi. O sebeple bütün gece Mete onunla ilgilense de o başka şeylerle ilgilendi. Mete Aysun’u tavlama peşindeydi. Aysun’ u çıkmaya ikna edebilmek için çok fazla emek sarf ediyordu. O gece zar zor telefon numarasını aldı. Ayrıldıktan sonra bütün gece mesaj çekti. Aysun’ a ne kadar güzel olduğundan bahsedip durdu mesajlarında.

“Senden hoşlandım. Senin gibi güzel bir kızdan hoşlanmayacak biri tanımıyorum. Yarın akşam sahilde buluşalım mı?”

Ancak Aysun normal bir arkadaş gibi görüyordu Meteyi. Gönderdiği mesajlar onu hiç etkilememişti.

“Bak Mete arkadaşça görüşebiliriz ama sevgili olarak olmaz.” dedi Aysun.

Mete “Peki sen nasıl istersen şimdilik öyle olsun.” dedi.

Aysun hareketli, herkesle iyi anlaşan, konuşkan biriydi. Mete Aysun’ un rahat tavırlarından, konuşmasından oldukça etkilenmişti. Mete görüntüye önem veren biriydi. Giyim, kuşam, modifiyeli gösterişli arabalar ilgi alanıydı. Modifiyeli mavi bir arabası vardı.

Mete Aysun ile sohbeti ilerletmişti. Fakat Aysun, Mete’ ye olan bakışını değiştirmemişti. Bir süre sonra Mete de Aysun dan  ümidini kesti.  Aysun ilginin üzerinden gitmesinden rahatsız olmuştu ve Mete’yi merak etmeye başlamıştı. Bir süre dayandı, neden böyle hissettiğini sorgulamaya başladı. İşin içinden çıkamadı. Ve bu olayın ardından ilişikileri başladı.

Başlarda Aysun Mete’ nin alkollü içeçekler içmesinden rahatsız oluyordu ve her fırsatta bunu söylüyordu. Hatta arabasına binmeyeceğini de özellikle belirtiyordu. Ancak bir süre sonra Aysun da  alkollü içecek içmeye başladı. Başlarda hoşlanmadığı ne varsa zamanla o da onları yapıyordu. Okul süresince arkadaşlarıyla çıktığında içkiye özenirdi ancak cesaret edemezdi. Artık cesaret etmişti. Aradığı ilişkinin bu olduğunu düşünüp yelkenleri suya indirmişti. Mete için bütün prensiplerini bir kenara itmişti. Gece dışarı çıkıp içki içip eğleniyorlardı.

Yaz bitti ve Aysun yaşadığı şehre döndü. Mete’ yi çok özlüyordu her fırsatta gitmeye çalışıyordu. Mete’ye düşkün hale gelmişti.

Üniversitede  son senesiydi. İş için Mete’ nin yaşadığı şehri düşünmeye başlamıştı. Aslında büyük şehirden pek de hoşlanmıyordu. Ama Mete’ nin orda olmasından dolayı orada yaşamak istiyordu. Mete’ yi  görmediği için mutsuz olan Aysun tekrardan yemek yemeğe başladı. Bunun yanına içki de eklenince Aysun tekrar hızla kilo almaya başladı. Artık spor da yapmıyordu. Kilo almak kolaydı, vermek o kadar da kolay değildi. Bir süre sonra görüntüsünden rahatsız olmaya başladı. İnternetten araştırıp bulduğu diyet programlarını uygulamaya başladı. Sürekli farklı diyetler deniyordu. Çok hızlı kilo veriyordu ancak bir o kadar hızlı verdiği kiloları alıyordu.

Aradan zaman geçti. İlişkisi eskisi kadar güzel değildi. Yaz geldi yine birlikte tatil yaptılar. Aysun da yaptığı iş başvurularından haber bekliyordu. Bir gün bir tanesinden geri dönüş geldi ve iş görüşmesine çağırdılar. Aysun apar topar iş görüşmesi için gitti. Görüşme olumlu geçti ve işe başladı. Aysun ilişkinin artık daha da iyi olacağını düşünüyordu. Ancak  aynı şehirde yaşaması bir şeyi değiştirmedi. Mete Aysun  ile birlikte olmak istemiyordu ve bunu dile getirdi. Ayrılık vakti gelip çatmışı.

 

Aysun ilişkisinin bitmesinden dolayı çok üzgünde olsa işe başlaması gerektiğinin de farkındaydı. İşe başladığı yer bayan ağırlıklıydı ve herkes bakımlıydı. Etrafındaki bayanların durumunu görüp kendini çok kötü hissetmeye başladı. Komplekse girdi ve diyet yapmaya karar verdi. Bir süre diyetten olumlu sonuç aldı ancak sonucunda işler pek de başındaki kadar olumlu değildi. Ara ara kilo alıp vermeye devam ediyordu. Çünkü diyeti yarım bırakıp yemek yeme şiddetini arttırıyordu. Zaman zaman tekrar diyete başlıyordu.

Günler geceler televizyon karşısında, önünde hiç eksilmeyen yiyecekleriyle geçmeye devam ediyordu. Aysun artık her ay bir beden büyümeye başlamıştı.

Bir gece yine rutin televizyon karşısında tek zevklerini tüketirken fenalaştı, cep telefonuna ulaşıp yardım istedi. Hastaneye kaldırıldı ve tetkiklerin sonucunda kolestrolü çok yüksek çıktı. Tansiyonu yükselmiş, aşırı kilosundan karaciğerde yağlanma başlamıştı. Mutlaka kilolarını vermesi gerektiği söylendi. Artık iş iyice ciddi boyuta ulaşmıştı.

“Artık kilo verme zamanı, bu seferki diğerlerinden farklı olacak.” dedi.

Aklına üniversitede yakın arkadaşı Selda geldi. Onunla sabahları koşar ve tenis oynarlardı. “Yürüyüşle başlayabilirim. İşe gitmeden önce biraz yürüsem mutlaka faydasını görürüm” diye düşündü. Ertesi sabah yürümek için erken kalktı. Çok zorlandı kalkarken ama kendini zorladı. Bir hedef koşmamıştı kendine. Ne kadar ve nasıl bir tempoda yürümesi gerekiyordu bilmiyordu. Bu sebeple sabah sporu çok kısa sürdü. İnsanın her zaman ufak ta olsa kendine bir hedef koyması gerekir. Hedefsiz kişi yolda kaybolabilir. Ne yöne doğru gideceğini bilmezse yoldan sapar. Aysun’ un kendine bir hedef koyması gerekiyordu. İş yerindeki  arkadaşı Gül ile sohbet ederken

“Sabahları yürüyüşe başladım ama pek beceremedim. Zor geldi sabah kalkıp yürümek.” dedi.

Gül “Başta zor gelir çok acı çekersin ama azimli olman sabretmen gerekir. Sabah yürüyüşüne bir de akşam yürüyüşü eklemelisin daha iyi olacaktır. Kilo mu vermeye niyetlisin? Ne kadar kilo vereceksin?”

Bu soru karşısında Aysun susmuştu. “Ne kadar kilo mu vereceğim. Bunu hiç düşünmemiştim. Sanırım benim ilk önce yapmam gereken ne kadar kilo vereceğimi bilmek. Ne kadar kilo vereceğim günde ne kadar yürüyeceğim” diye geçirdi içinden.

“Bana şu an benim için dönüm noktası olan bir soru sordun. Cevabını bilmiyorum ama bu sorunun cevabını düşünmem lazım. Kendime bir plan yapmam lazım sanırım.” dedi ve gülümsedi.

İnsanın  her zaman bir hedefi olmalı. İnsanın, hedefi yoksa başarıya ulaşamaz.

İş yerinden ayrıldıktan sonra düşünmeye başladı. “Ne kadar süre yürüyebilirim?” diye. “Önce biraz hafif başlayayım ki zor gelince hemen kaçmayayım.” dedi. “On dakika yürümekle başlayayım. Daha sonra dakikayı da tempoyu da arttırırım.” diye düşündü. Spora başlamıştı çok zordu ilk günler. Sabah erken kalkmak yürümek istediklerini yiyememek çok zordu. Arada bir “Biraz ara mı versem?” diye düşünüyordu. Sonra yaşadıkları aklına geliyordu ve hemen bu fikrinden vazgeçiyordu.

Zaman hızla akıp geçiyordu. Aysun sporu ve diyetiyle oldukça meşguldü. Daha fazla kilo vermesi gerektiğini biliyordu. Yavaş ama kalıcı bir kilo kaybı istediğine karar vermişti. Hızlı olursa o hızla geri alacağını daha önce deneyimlemişti. Azimliydi; olayın sonucundan uzaklaşmış sadece sebebiyle ilgilenmeye başlamıştı.

Aradan üç ay geçmişti. Aysun’ da gözle görülür bir değişiklik vardı. Hayatını düzene sokmayı başarabilmişti. Etraftan; kilo verince ne kadar güzel olduğunu söyleyenler vardı. Güçlenmişti adeta “Bundan sonra kilomu koruyabilmek için elimden geleni yapacağım.” diye geçirdi içinden.

Sekiz ay geçmişti, 22 kilo vermişti. İşi de özel hayatı da oldukça iyi devam ediyordu artık.

 

Yorumlar

  1. Müthiş bir jikaye

    YanıtlaSil
  2. Elinize sağlık çok faydalı bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
  3. Başlayıp bırakmak sonra tekrar baslamak sonra kısır döngü....belki bunun sebebi hedefi iyi belirleyememektir.kaleminize saglik🍉😊

    YanıtlaSil
  4. Adviye K10/19/2024

    Hata yapmaktan vazgeçebilmeyi anlatan güzel yazınız için elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. İnsan kendini iyileştirmek için yola girdiğinde hayatta bir çok şey sana işaret göstermeye başlıyor... Aysunda sonunda bunu başarmış, ne güzel bir hikaye. Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  6. Herşeyin aşırısı zarar, fazla kiloda az kiloda. Kıvam önemli:)

    YanıtlaSil
  7. Yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Mücahide10/24/2024

    İnsanın hayatında bir hedef için bedel ödemesi kıymetli🌸

    YanıtlaSil
  9. Tuğba G.10/24/2024

    Güzel bir başarı öyküsü kaleminize sağlık🌸

    YanıtlaSil
  10. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil
  11. Hayatta neyin kıvamını bozarsak orada problemler başlıyor. Emeğinize saglik🙏

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve hindiler, mumlar, tatlılar, kuruyemişler… Belki bir o

Affet Bizi Çocuk

Şehitlerle Yeryüzü Bir…  Bayrağını dalgalandıramayan ülke… Her yer o bayrak şimdi! Her yer kırmızı ve yeşil… Her ülkede bir hareket var; amaç belli hedef belli… Kırmızı ve yeşil bir bayrak dalgalanıyor… Her ırk ve milletin elinde sağa sola kıvrılıyor…  Kırmızı ve yeşil renklerle tüm ülkeler bezendi birbirine… Çocuk, genç ve yaşlı bir arada… İnsan olan bir arada bayrakları bir, Yürüyor, yürüyor insan için, insanlık için, mahsun için… Bir yerde ki savaş, her yerde barış oldu! Yeryüzü tek bayrak oldu,  Yeryüzü ilk defa hem fikir oldu! Dil, ırk, renk ayırmadan… Çünkü orada savaş yok…  Savaş yok! Çocuklarla, Hastalarla, Hastahanelerle, Bebeklerle, Sivillerle yeryüzü hiç savaşmadı… Savaş yok! Saldırganın cinsi türü belli değil, yabancı yeryüzüne… Saldırı hayret verecek kadar farklı yeryüzüne, Bir taraf farklı insanlıktan uzaklıkta…  Ve… Yeryüzü merak etti bayrağın insanlarını,  Yeryüzü hayran kaldı bayrağın insanına, sağlam duruşuna! Hayranlığı merakına sebep oldu… Merakı imanına ulaştı…  İm

Bağlılık mı? Bağımlılık mı?

   Bağlılık mı? Bağımlılık mı? Sensiz yapamam dediklerimiz, bir dediğini iki etmediklerimiz,  yokluğuna dayanamadıklarımız...