Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DÜŞÜNMEK

Yaz ayları yaklaşmasına rağmen hava bir türlü ısınmamıştı. Neredeyse her gün yağmur yağıyor, şiddetli rüzgâr esiyordu. Çocuklarsa dışarıda oynamak, parka gitmek için havanın ısınmasını dört gözle bekliyorlardı. Çamaşır asarken havanın biraz daha iyi olduğunu fark etti elif.  Çocuklarına: “Bugün biraz daha iyi hava, dışarı çıkalım mı? “Dedi. Evde bir koşturmaca başladı. Yanlarına neler almadılar ki. Şapka, güneş gözlüğü, sırt çantası, suluk, kova ile kürek… sanki yaz tatiline çıkıyorlardı. Kendi çocukluğunu hatırladı onların heyecanını görünce. Elif de anne babasıyla parka gideceğini düşününce heyecanlanır, genellikle yalnız gittiği parkta anne babasıyla oynayan çocuklara bakardı. Belki de bu yüzden çocuklarını parka götürmek onun için ayrı bir anlam taşıyordu.  Dışarı çıktılar yanlarına atıştırmalık bir şeyler de aldılar. Malum dışarıdan ne yedirebilirdi çocuklara. Yolda giderken etrafına baktı. Bu ağaçlar, bu sokaklar, ileride görünen çocuk parkı…onun için belki 20 yıllık geçmiş

GÜCÜN NEYE YETİYOR?

  Lao Tzu’nun, Çinli çiftçi hikâyesini bilir misiniz? Sizlere kısaca anlatayım. Köyün birinde çok fakir, yaşlı bir adam yaşarmış. Fakat öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki bu adamın, kral bile onu kıskanırmış. Birçok defa kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış. “Bu at, yalnızca bir at değil benim için. O bir dost. İnsan dostunu satar mı?” dermiş hep. Bir sabah at ortadan kaybolmuş. Köylü, ihtiyarın başına toplanmış. “Seni ihtiyar bunak. Bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi. Bu fakirlikte böyle değerli bir şeyi nasıl koruyabilirsin? Krala satsaydın, istediğin kadar paran olurdu ve ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın. Şimdi ne paran var ne de atın” demişler. İhtiyar “Bir karara varmak için acele etmeyin” demiş. Sadece ‘At kayıp’ deyin. Çünkü gerçek bu. Ondan ötesi sizin yargınız ve sizin yorumunuz. Atımın kaybolması, bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı, bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir ba

Babalar ne zaman “Baba” oluyor?

Saate baktı dörde geliyordu, “dersler bir an önce bitse de gitsem” diye düşündü. Evleri hemen okulun yanındaydı. Her zaman okula gidip çocukları almak için bu kadar hevesli olmazdı. Ama bugün arkadaşı İnci ile buluşacaktı. Elif ile İnci liseden arkadaştılar. Çok uzun zaman görüşmemiş yakın zamanda bir gün parkta karşılaşmışlardı. O gün Elif için bir dönüm noktası olmuştu. Yaptıkları kısa sohbetten İnci’ nin hayata bakışının değiştiğini fark etmişti. Neredeyse çocuklarla aşamadığı birçok problemin çözümünü İnci ile görüşmeye başladıktan sonra yavaş yavaş fark etmişti. Söylediği bir iki cümle onu düşünmeye sevk etmişti. Bugün ise onun evine gidecekti. Tekrar saate bakacaktı ki tam o sırada telefonuna bir mesaj geldi. “Babalar gününe özel kampanya…” Ne çok kampanya vardı bu ara! Kemer, cüzdan takımları, kupalar, takım elbiseler… “Babalar günüymüş! hıh... Ne yapıyor sanki bu babalar? Hamileyken o kadar sıkıntıyı çeken kadın... Doğumda sıkıntıyı çeken kadın... Bakan, büyüten, çocuklarla e

 VAADLER YALAN OLDU...

Minyon ve esmer güzeli olan Hülya’ nın, neşe dolu, cıvıl cıvıl bir kişiliği vardı. Okumadığı için küçük yaşta iş hayatına başladığı mahallenin eczanesinde çalışıyordu. Yıllar geçmiş ve Hülya yirmi yaşına gelmişti. Her genç kız gibi onun da istek ve arzuları vardı. Arada da olsa eve geç saatlerde gelmesi sorun oluyordu. Ne yapacağını bilmediği, her şeyden şikayet ettiği bir dönemdeydi. Çünkü kimse onu anlamıyordu. Karışık duygular içerisinde iş ve ev arasında mekik dokuyordu. “Mutlu değilim, iyi değilim ve ne yapacağımı bilmiyorum.” diye diye evde huzursuz akşamlar geçiriyordu. Bir gün çalıştığı eczaneye yakışıklı uzun boylu biri geldi. Tok sesli, samimi, sevecen... Konuşma tarzı, ses tonu, Hülya’ nın dikkatini çekti. Kısa sürede arkadaş oldular. İş çıkışlarında buluşmaya başladılar. Caner, Hülya’ya gelecekle ilgili planlarından bahsediyordu. Gelecekle ilgili vaatleri Hülya’nın çok hoşuna gidiyordu. Çok ortak noktaları vardı Caner'le. Derken arkadaşlıkları evlenme teklifi ile ta

90’ların Mutlu Çocukları

90’ların mutlu çocukları burada mı? 90’lı yılların mutlu çocukları Mutlu çocuk aranıyor Bu yaz güneye iniyoruz Hadi tatile gidelim Şimdi tatil zamanı Çocukluğundan bu yana erken kalkmayı severdi. Pazar günleri dahi sabahın yedisinde ayakta olurdu. Sabahın sessizliği ona bir huzur verirdi. Bu sabah da erkenden kalktı. Mutfağa doğru ilerledi yan yana dizdiği bakır cezvelerinden birini aldı, kahve içmek için dolabı açtı fakat kahve bitmişti. ‘Neyse, bu sabah da başka bir şey içeyim,’ dedi. Kuzeniyle beraber komşu şehre kahvaltıya gitme planı yapmıştı. Çocukları aynı yaşta olduğu için genellikle beraber takılırlardı.   Kahvaltı için çocukları oyalayacak birçok etkinliğin olduğu macera parkına gidiyorlardı. Öyle ya artık çocuklar kendi başlarına oynama marifetlerini kaybetmişti. Onlara çok daha fazlası lazımdı. Gidecekleri yer şehir merkezinde değildi, o küçük ilçelerden geçerek dağa doğru çıkmaları gerekiyordu. Telefonunu eline aldı ve yol tarifine tıkladı. O sırada sekiz yaşın