Ana içeriğe atla

Her Güçlükle Beraber Kolaylık Var

 

Üç arkadaşımla Karadeniz tarafında bir iş için yola çıktık. İlk defa gideceğim için heyecanlıydım. Yolculuğumuz bir Karadeniz şehri olan Zonguldak şehrineydi. Seyahatimiz başlangıçtan şehre varıncaya kadar keyifli geçti. Sohbetle birlikte keyifli müzikler de insanı dinlendiriyordu. Yolculuğumuz trafiğin yoğun olmadığı saatlere denk gelince daha keyifli oldu. Doğayı gözlemleme fırsatı bulduk. O gün güneş alabildiğine parlaktı. Karadeniz’ in ve sahillerin dokusu muhteşemdi. Denizin dalga boyu yüksekligi hem kaygı verici hem de ihtişamlıydı. 

Karadeniz ikliminde bir günde dört mevsimin yaşanabilecegine bire bir şahit olduk. Gün içinde dört  mevsimle karşı karşıya kalınca insan hayret ediyor, fakat bu durum keyifli bile olabiliyordu. Yolda bir re sonra sisle karşılaştık trafik te olunca. Bu durum bizi biraz ürküttü. Etraftaki sis ortadan kalkınca uçurumun kenarından geçtigimizi fark ettik.

Seminer vermek için gittiğim Karadeniz başlangıçta benim için zor olmuştu ama zamanla cok sevmiştim. Sekiz yıl o şehre gidip geldim. Karadeniz gerçekten mağaralarıyla ve doğa harikasıyla kendine hayran bıraktırıyor.  Her hafta gitmek ve orda iki üç gün kalmak beni dinlendiriyordu. Tanıştığım güzel insanlar vardı. Zaman böyle geçip gitmişti.

Orda tanıştığım bir aile ile zamanla iletişim ve ilişki içinde olduk. Samimiyetimiz git gide arttı. Ailenin kızı olan Ayşe ile tanıştım. Ayşe 13 yaşlarında, orta boylu, kumral ve  kıvırcık gür saçlara sahip bir kızdı. Hafif kambur yürüyordu. Göz teması fazla kurmazdı. Konuşmaktan ziyade dinliyordu. Kesik kesik çekinerek soru sorardı. Sorunun cevabını dinler, üzerinde düşünürdü. İnsana bakışı ve yüzündeki masum, saf tebessümü insanın yüzünü güldürüyordu. Sıcacık sevecen samimi biriydi.

Bu endişe niye?

Tanıdıkça söylemek istedigi şeylerin oldugunu, fakat henüz yeni tanıştığımız için temkinli davrandığını fark ettim. Bunu fark edince, sohbeti derinleştirdim, gelecekle ilgili konuştuk. Hayallerinden ve yapmak istediklerinden bahsetti. Endişesini hissettim. İstekleri vardı ama kendine güveni yoktu. Nereden başlayacağını ve eş zamanlı bütün işleri birlikte nasıl yöneteceğini bilmediği için de kendine güvenmiyordu. Sesindeki tonlamasından ve göz teması kuramamasından özgüvensizligi kendini açīk ediyordu.

Zamanla birbirimizle yakınlaşınca samimi duygularını itiraf etmeye başladı. İkimiz sırdaş olmuştuk, konuştuklarımızın aramızda kalacağını hissetti. Birbirimizi de sevdik.

Annesinin arkadaşı olmam iç dunyasını bana açmasını geciktirdi. Annesi ile paylaşabilme ihtimalimin olduğunu düşünmüştü. Zamanla güveni artmıştı  ve açılmaya başlamıştı.

Ayşe’ nin okul temposu yoğundu. İngilizce konusunda oldukça iyiyi, takdir alan bir öğrenciydi. 

Ayrıca uyuyan güzeldi. Uykucu olduğu için annesini  çileden çıkarttığı zamanlar  oluyordu. Ev işlerinden annesi ona da sorumluluk verirdi. O kadar ağır ağır yapıyordu ki işleri diğer işlerin birikmesine sebebiyet veriyordu. Aslında ev işlerine istekli olmadığı için ağır hareket ediyordu. Annesine “Yapamıyorum, yetiştiremiyorum ve ev işleri ne kadar zormuş!” deyip duruyordu

Sevdiği arkadaşları geleceği zaman ise, ev işlerini ve  yemek yapmayı seviyordu. Aslında Ayşe beceriksizliğinden dolayı değil, istemediği için yapmıyordu. Ama annesi kızına düşkün olduğu için gerçeği göremiyordu.

Aslında Ayşe için okumak hem şehrinden hem de ailesinden uzaklaşmak için tek yoldu. Bu sebeple öğrenci olmayı, İstanbul’ da iyi bir üniversite kazanmayı tek yol olarak görüyordu. Gittiği yerde sorumluluğun artarak geleceğini bilmiyordu. Okul hayatında birincilikleri ve  başarılarından dolayı bunu bir fırsat görüyordu. Ailesi zaten en iyi üniversiteye gitmesi için imkanlarını seferber ediyordu. Hazır, ailesi bu isteğini destekliyorken okuluna önem veriyordu. Öğrenciliği  onu şu anki isteklerine götürecek en iyi aracıydı.  Okulda en başarılı öğrencilerin arasındaydı. Yaşına göre İngilizcesi iyi denilebilecek seviyedeydi ve takdir alan bir öğrenciydi. Yıllar geçmişti, her geçen yıl endişesi de onunla beraber büyüyordu. Artık on dokuz yaşındaydı. Okul hayatında annesinin istediği başarıyı yakalamıştı, fakat evdeki ahvali annesinin istediği gibi değildi. Annesinin istediği gibi olmak ona ağır ve imkansız geliyordu.

Aslında küçük adımlarla ve istikrarlı hareket edebilseydi bu durumun sandığı kadar zor olmadığını görürdü. Yapması gereken şey okula verdiği ehemmiyeti evdeki düzenine vermesiydi. Zorluğun üstüne gitseydi bir süre sonra kolaylaştığını görecekti.

Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.

Sık sık büyüklerinden duyduğu “Her güçlükle beraber bir kolaylık var.” cümlesi vardı. Anlamıyordu bunu ve ne anlama geldiğini idrak edemiyordu. Nasıl soracağını bilmediği için dinlemek daha kolaydı. Gözünde o kadar büyütmüştü ki hayatın kolaylıklarını düşünemiyordu.

Annesine yetişemiyordu, kendini onun yanında  yetersiz hissediyordu. Kendi  ihtiyacını tespit etmekte zorlanıyordu. Bu yüzden de ihtiyacını karşılayamıyordu. Annesi ustaca ve pratik bir şekilde işleri yapıyordu. Nasıl yaptığını anlayamıyordu. Annesi çok hızlı  kendisi çok yavaştı. Annesinin hızına yetişemiyordu bu da onu daha endişeli yapıyordu. Aslında anne ve kız birbirinin ihtiyacıydı. Birisi hızlıydı, diğeri yavaştı. Annenin biraz yoğun temposunu yavaşlatması, kızın da hızlanmasını sağlayacaktı.

 Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki ‘Hayatta çözümler zıddı ile mümkündür’ ..

Yorumlar

  1. Ayşe Nur Varlı3/15/2024

    Zıtlıklar şifamızdır. Kaleminize sağlık 🌸

    YanıtlaSil
  2. Adsız3/15/2024

    Gerçekten her zorlukla bir kolaylık vardır...

    YanıtlaSil
  3. Her yürüyüş bir adımla başlar... Elinize emeğinize sağlık...

    YanıtlaSil
  4. Adsız3/15/2024

    Güzel anlatıldı teşekkürler ederim. Her zorlukta gercekten bir kolaylik var dir

    YanıtlaSil
  5. Mehtap3/15/2024

    Kim Kimdir seminerleri neden gereklidiri çok güzel anlatmış yazı.
    İnsan karşı tarafın neden öyle olduğunu bilmeyince çatışmalar başlıyor. Halbuki o kızı o anne büyüttü, beklenen annesi gibi olmasıydı ama işler öyle olmuyor, çünkü insanın yaradılıştan getirdiği şeyleri kabul edip onu yönetebilir hale gelmesi asıl yetiştirme.

    YanıtlaSil
  6. Burcu A.3/16/2024

    İnsana yapabildiğinin zıddında davranması her zaman daha çok kazandırır.

    YanıtlaSil
  7. Adsız3/17/2024

    Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve hindiler, mumlar, tatlılar, kuruyemişler… Belki bir o

Affet Bizi Çocuk

Şehitlerle Yeryüzü Bir…  Bayrağını dalgalandıramayan ülke… Her yer o bayrak şimdi! Her yer kırmızı ve yeşil… Her ülkede bir hareket var; amaç belli hedef belli… Kırmızı ve yeşil bir bayrak dalgalanıyor… Her ırk ve milletin elinde sağa sola kıvrılıyor…  Kırmızı ve yeşil renklerle tüm ülkeler bezendi birbirine… Çocuk, genç ve yaşlı bir arada… İnsan olan bir arada bayrakları bir, Yürüyor, yürüyor insan için, insanlık için, mahsun için… Bir yerde ki savaş, her yerde barış oldu! Yeryüzü tek bayrak oldu,  Yeryüzü ilk defa hem fikir oldu! Dil, ırk, renk ayırmadan… Çünkü orada savaş yok…  Savaş yok! Çocuklarla, Hastalarla, Hastahanelerle, Bebeklerle, Sivillerle yeryüzü hiç savaşmadı… Savaş yok! Saldırganın cinsi türü belli değil, yabancı yeryüzüne… Saldırı hayret verecek kadar farklı yeryüzüne, Bir taraf farklı insanlıktan uzaklıkta…  Ve… Yeryüzü merak etti bayrağın insanlarını,  Yeryüzü hayran kaldı bayrağın insanına, sağlam duruşuna! Hayranlığı merakına sebep oldu… Merakı imanına ulaştı…  İm

Bağlılık mı? Bağımlılık mı?

   Bağlılık mı? Bağımlılık mı? Sensiz yapamam dediklerimiz, bir dediğini iki etmediklerimiz,  yokluğuna dayanamadıklarımız...