“Yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor… Anne koş, koş, yağmur başladı. Hadi şarkımızı söyleyelim.” Aslı, evin üçüncü kızıydı. Hani bazılarının tekne kazıntısı diye tabir ettiği çocuk var ya işte oydu. İki buçuk yaşında olmasına rağmen, konuşması gayet anlaşılırdı. Ayrıca müzik konusunda da kulağı çok iyiydi. Annesinin öğrettiği tüm şarkıları hemen ezberler, akşam babası geldiğinde ona da söylerdi. Şarkı söylerken bir o yana, bir bu yana sallanması ve altın sarısı saçlarının lüleleriyle oynaması, babasının çok hoşuna giderdi. Bunun için işten gelir gelmez ilk işi Aslı’ya şarkı söyletmek olurdu. Dili peltekti, R harfini, Y olarak söylemesi de babasını keyiflendirir, kelimeleri anlamamazlıktan gelip, tekrar ettirirdi. Aslı sonbaharı çok sevmişti. Yağmur yağarken camda şarkı söylemek, yolda yürürken kurumuş sarı yapraklara basıp, yaprakların hışırtısıyla çok eğlenirdi. Hatta bunu oyuna dönüştürüp, annesiyle “Yapraklara basmaca” diye bir oyun bile bulmuşlardı. Y...

Deneyimsel Tasarım Öğretisi - DTÖ
Deneyimsel Tasarım Öğretisi - DTÖ, Kim Kimdir, İlişkilerde Ustalık, Başarı Psikolojisi seminerleri ile tüm ilişkilerinizde faydasını görebileceğiniz stratejiler bütünüdür.