Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

HAYATIN DÖNGÜSÜ

  Elif sabah 8.30-9.30 saatleri arasında oturur, bu bir saati kendine ayırırdı. Her gün çocuklarını ve eşini yolcu ettikten sonra bu vakitte biraz rahatladığını düşünürdü. Çünkü eve döndüklerinde, o kadar çok konuya dâhil oluyordu ki, kendine ayırdığı bu bir saate çok değer veriyordu. Sessizce oturup, önceki günde yaşadıklarını ve gün içerisinde yapacaklarını düşünürdü. Bunu yapmak, ona iyi geliyor, kendiyle kaldığı bu zaman dilimini seviyordu. Çoğu zaman, anne olmanın uzun bir yol olduğunu düşünürdü. Çocuklar büyürken, etrafında şahit olanlar; “Bu günlerin tadını çıkart, büyüdükçe dertleri de büyür” derlerdi. O zaman çok anlam veremese de, sonradan nasıl doğru bir deneyim olduğunu, bizzat yaşayarak öğreniyordu. O zamanlar da en büyük problemin uykusuzluk ve yorgunluk olduğunu düşünürken, günler geçtikçe, farklı problemler yaşandığını da deneyimlemişti. Ne kadarda anne desteğine ihtiyaç duyuyorlardı. Hayat herkes için böyle mi acaba diye düşündü. İnsan problem çözdükçe bir üst

YASEMİN ve ÇANTALARI

  Yasemin her genç kız gibi çok güzel hayallerle gelin olmuştu. Ama hayat, her zaman insana beklediğini vermiyordu. Kayınvalidesi ile aynı binada oturuyor, baskıcı bir kültürün içinde yaşıyordu. Bütün gün beraber olup, yatmadan, yatmaya, evine geçiyordu. Sözde ayrı evi vardı ama böyle olunca, yükü de oldukça ağırdı. Aile büyükleriyle bir arada yaşamak, farklı bir aileye uyum sağlamak, onu epeyce zorluyordu. Uzun yıllar bu düzende yaşamak zorunda kalmış, ne denilirse yapmış, kimseye karşı, en ufak bir saygısızlığı olmamıştı.   Kayınpederinden hediye olan arsalarına bir müteahhit talip olunca, yeni bir evleri olmuştu. Mevcut evleri küçük olduğu için biter bitmez, o daireye taşınmışlardı. Biraz olsun baskıdan uzaklaşan Yasemin, hiç şikâyet etmez, "Benim de sınavım böyleymiş. Sabrın sonu selamettir” diyerek günlerini geçirirdi. Çok marifetli, eli bereketli, ikramlamayı seven bir hanımdı. Yemekler, pastalar börekler, el işleri, ev işleri, on parmağında on marifet, her yaptığı çok b

BAKALIM, SENEYE NASIL BİR TATİL YAPACAĞIM?

“Dalaman yolcusu kalmasın! Dalaman yolcusu kalmasın!” Nesrin , tebessümle sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Etrafa bakınırken, yer hizmetlisini fark etti. Topladığı üç beş yolcuyu, transfer bankosuna yönlendiriyordu. Çalışanın, güleryüzlü ve sempatik tavırları dikkatinden kaçmamıştı. “İşini severek yaptığı, ne kadar da belli oluyor” diye içinden geçirdi.   Bu tarz bir anons, dinlenme tesislerinden beklediği bir şeydi de bunu havaalanında duymak ona çok ilginç gelmişti. Çocukken, ailece, her yaz Malatya’ ya, babaannesinin yanına giderlerdi. O zamanlar böyle uçakla seyahat yaygın değildi. Henüz daha kendi arabaları da olmadığından, şehirlerarası otobüslerle seyahat ederlerdi. O zamanlar otobüsler, bir kaç saat arayla, dinlenme tesislerinde mola verirdi. Hem yolcular ihtiyaçlarını görür, hem de şoför biraz dinlenmiş olurdu. Sonra da hareket edecekleri zaman, muavin pilot edasıyla, mikrofonu açarak, yolculara seslenirdi. Nesrin, ağız büzülerek yapılan bu tarz anonsları her duyd