Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zamanın Yönü Gerçeğe Doğrudur

  Zaman gerçeğe doğru akar, Gerçek de zamanına...   Hiç değişmez bir kuralı var bu hayatın “gerçek gerçekleşir”. Bir şeyin gerçekliği ileride karşına çıkar mutlaka.. Zaman sahte ile ayrışır, birleşemez. Çünkü sahte ömürsüzdür, Ömrü olmayan şey seni yolda bırakır.. Gerçek ise; yolda karşılaşacağın, seni bulacak olandır.   Yazının bu kadarı yeterliydi aslında… Devamına gerek yoktu… Ama ben yine de yazayım..   Her şeyi zaman akıtır; Su yolunu bulur, Dereler denizini bulur, Zaman da gerçeğine akar, İnsan gerçeğine varmaz mı?     Ağızdan dökülür harfler, Her biri kelimesini bulur, Kelimeler cümlelerine kavuşur, Cümleler anlamlarını bulmak ister, Anlamlar etkiler gerçekliği miktarında, Anlamlar yok olur sahteliği miktarında.   “Yalanın ömrü kısa” dedi birileri, Uzun ya da kısa, Sahte söz zamanla yarışamaz.. Açığa çıkar eninde sonunda.. Derler bir gün “meğer hepsi yalanmış”.   Zaman gerçeğe doğru akar, Siler süpürür tüm yalanları

Yuvarlak bizim evimiz...

  Yuvarlak bizim evimiz, düz değil, merdivenli bir apartman gibi yukarı çıkılan bir şey de değil, Yuvarlak sadece, Dönüyor o yüzden,  Düz olsaydı dönemezdi, Dönüyor ve her turunda bir gün bitiyor,  Sabah sabahla, akşam akşamla buluşuyor, Yaz yazı buluyor, kış kışına kavuşuyor ve ayrılıyor, Bahar baharına erişiyor ve ayrılıyor tekrar buluşana kadar, Döngünün tamamlanmasını bekliyor, Çünkü amaç turu bitirip başladığı noktaya devretmek, Tek amaç döngüyü tamamlamak,  Böylece zamanı akıtmak, Yuvarlak bizim evimiz, Baştan sona gitsen de yine başa varacağın bir yer, İlerle ilerle ve sonunda aynı noktaya gel, yuvarlak çünkü Yuvarlak bizim evimiz, O yüzden her şey döner bazıları çok belirgin bazılarını sen bulmalısın, Tohum toprağa girer görevini yapar sonra sana mutlaka bir tohum bırakır tekrar dönmek için toprağa  Döngü var, hiç durmayan Her ağaç meyvesinin içinde verir çekirdeğini yeniden girmek için toprağa, Döker yapraklarını ağaç yeniden açacak ve yen

Her Güçlükle Beraber Kolaylık Var

  Üç arkadaşımla Karadeniz tarafında bir iş için yola çıktık. İlk defa gideceğim için heyecanlıydım. Yolculuğumuz bir Karadeniz şehri olan Zonguldak şehrineydi. Seyahatimiz başlangıçtan şehre varıncaya kadar keyifli geçti. Sohbetle birlikte keyifli müzik ler de insanı dinlendiriyor du . Yolculuğumuz trafiğin yoğun olmadığı saatlere denk gelince daha keyifli oldu. Doğayı gözlemleme fırsatı bulduk. O g ün g üneş alabildiğine parlaktı. Karadeniz ’ in ve sahillerin dokusu muhteşemdi. D enizin dalga boyu y üksekligi hem kaygı verici hem de ihtişaml ıydı .   Karadeniz ikliminde bir günde dört mevsimin yaşanabilecegine bire bir şahit olduk. Gün içinde dört  mevsimle karşı karşıya kalınca insan hayret e diyor, fakat bu d urum keyifli b ile ol abiliyordu. Yolda bir sü re sonra sisle kar ş ıla ş t ı k trafik te olunca. Bu durum bizi b iraz ürküttü . Etraftaki sis ortadan kalkınca uçurumun kenarından geçtigimizi fark ettik. Seminer vermek için gittiğim Karadeniz başlangıçta benim için

Bir Dakika!!!..

  — Dur abiciğim bak bir dakika müsaade et ben anlatacağım bu ürünü. Vaktim yok deme güzel abiciğim. Bir dakika ya, bir dakika istiyorum senden sadece, sanki canını istiyorum ya. Bak bir sıfır değil, beş değil bir dakikacık. Neolur canım abiciğim? Cebimizde bol kepçedir bir dakikalar. Her işin, her konuşmanın arasındadır; — Bir dakikaya geliyorum — Bir dakika bekler misin? Oysa ki haybeden harcadığımız o bir dakikalar ömrümüzde neye denk geliyor bilsek bu kadar bol kepçeden harcar mıydık? Meşgulsek bize soru sorana ‘’ bir dakika izin ver’’ diyoruz. Ama başkası bize ‘’bir dakika bakar mısın?’’ dediğinde o bir dakikayı veremiyoruz. Sabah çalan saatin alarmına rağmen ‘’bir dakika daha uyuyayım!’’ diyoruz. Ama akşam o bir dakikayı gereksiz çok yerde kullanıyoruz. Sadece elimizden kayıp giden zamanın farkında değiliz.   Size bir sır vereyim mi? Bütün bir ömrünüz aslında o küçücük basit gördüğümüz bir dakikanın içerisinde gizli. Havaalanına gidip uçağın saatini kaçırmaktan korkar

Heyecanın geçti mi?

  Ellerine baktı Leyla; terlemişti. Ne zaman heyecanlansa bu sıkıntıyı yaşardı. “Kesin yüzüm de kızarmıştır.” dedi içinden. Sonra ona yaklaşmakta olan bayanı fark etti. Birden içini, sebebini bilmediği garip bir rahatlama kapladı. Belki de kendisine doğru yürürken, kadının ona gülümsemesiydi bu hissi yaşatan. İkisi de birbirlerine aynı anda “Merhaba!” dediler ve gülümsediler. Birbirlerine daha önce gönderdikleri fotoğraftaki kimseler olarak şimdi karşılıklı duruyorlardı. — Nasılsınız Leyla Hanım? — İyiyim Emine Hanım, siz nasılsınız? — Ben de iyiyim çok teşekkür ederim. Hazır mısınız? — Aslında biraz heyecanlıyım. Canan sizin direksiyon eğitimi vermekte oldukça başarılı olduğunuzu ballandıra ballandıra anlatmıştı. Daha önce de eğitim aldım ancak pek başarılı olamadım. Sanki kafamda bir şeyler eksik kalmış gibiydi. Umarım sayenizde bu işi halledebilirim. — Ben de umarım ki güzel bir eğitim süreci geçiririz Leyla’ cığım. Anladığım kadarı ile teknik olarak bir aracın nasıl kull