Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2023 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Kıskanıyorum

Çok, Hem de Çok Kıskanıyorum... Başınıza yağan bombalara,  Kulakları sağır eden yüksek seslere, Binaları sallayan şiddetli sarsıntılara rağmen;  Vatanı, ailesi, namusu uğruna gösterilen cesareti kıskanıyorum.   Yıkılan evlerine, Paramparça olmuş arabalarına, eşyalarına rağmen; Hiçbir şey kaybetmemiş hatta kazanmış edasında dik ve güçlü duruşlarını kıskanıyorum.   Çeşmelerden akmayan sularının olmamasına,   Lambalarda yanmayan elektriklerin olmayışına,  Isıtmayan kaloriferler ve sobalarının olmamasına, Bunlar yetmezmiş gibi bir de yağmur ve soğuk havaya rağmen;  Hiç üşümemiş gibi metanetli duruş ve sabırlarını kıskanıyorum.   Kaç gündür yemek yememiş, Yemek yapacak malzemesi yok…  Kalabalıkta hiç kimseye sataşmadan,  Öne geçmeye çalışmadan,  Yağmalama girişiminde bulunmadan, Sanki marketin kasasında para ödemeyi bekliyormuş gibi sakin, telaşsız, paniksiz duruşlarını çok kıskanıyorum.   Canının parçası torununu, evladını, eşini, kardeşlerini, annesini, babasını… Nice sevdiklerini kaybetm

Affet Bizi Çocuk

Şehitlerle Yeryüzü Bir…  Bayrağını dalgalandıramayan ülke… Her yer o bayrak şimdi! Her yer kırmızı ve yeşil… Her ülkede bir hareket var; amaç belli hedef belli… Kırmızı ve yeşil bir bayrak dalgalanıyor… Her ırk ve milletin elinde sağa sola kıvrılıyor…  Kırmızı ve yeşil renklerle tüm ülkeler bezendi birbirine… Çocuk, genç ve yaşlı bir arada… İnsan olan bir arada bayrakları bir, Yürüyor, yürüyor insan için, insanlık için, mahsun için… Bir yerde ki savaş, her yerde barış oldu! Yeryüzü tek bayrak oldu,  Yeryüzü ilk defa hem fikir oldu! Dil, ırk, renk ayırmadan… Çünkü orada savaş yok…  Savaş yok! Çocuklarla, Hastalarla, Hastahanelerle, Bebeklerle, Sivillerle yeryüzü hiç savaşmadı… Savaş yok! Saldırganın cinsi türü belli değil, yabancı yeryüzüne… Saldırı hayret verecek kadar farklı yeryüzüne, Bir taraf farklı insanlıktan uzaklıkta…  Ve… Yeryüzü merak etti bayrağın insanlarını,  Yeryüzü hayran kaldı bayrağın insanına, sağlam duruşuna! Hayranlığı merakına sebep oldu… Merakı imanına ulaştı…  İm

Hangi Taraftasın?

Bu Taraf… Alışveriş üzerine alışveriş içerisinde, Oradan oraya git gel, Olmadı sanal alemde mağazaları dolaş dur, Bir tıkla sipariş ver,  Al, al, al ama doyma…   Yeni yıl geliyorrrr… Ne kadar da güzel bir zaman… Süsleyelim evlerimizi, bahçemizi, ah bir de kapımızı, Yılbaşı ağacı olmadan olmaz, Üzerinde en güzel süslemelerle… Sokaklar da süslensin, meydanlar, alışveriş merkezleri… Her yer ışıl ışıl olsun,  Sonra bol bol fotoğraflarımız olsun, Her birinde gülümseyen yüzlerimizle pozlar verelim,  Çok önemsediğimiz anılarımıza bir yenisini ekleyelim… Arka fonlara en süslü olanı seçelim… Aaa hediyeler… Onları unutmak olur mu?  Hepsini süslediğimiz ağacın altına dizelim…  En güzel paketleri yaptıralım.  Veee heyecanlı bir bekleyişten sonra,  Yeni yıl sabahı hepsini açalım… Mutlu olalım, hep mutlu…   O akşam evde mi olsak, dışarıda mı? Sonuçta yılın en önemli akşamı,  Çok özel olmalı her şey…  Belki evde kutlanır, sofrada her çeşit meze ve hindiler, mumlar, tatlılar, kuruyemişler… Belki bir o

Sadakat

Yağmurlu ve soğuk bir akşam üzeriydi. Havada gri tonları hakimdi.     Güneş, ışıklarını yavaş yavaş çekiyor, yerini geceye bırakıyordu. Birazdan yıldızlar yeni sahneyi süsleyecekti.   Ozan, kısa boylu, kumral saçlı ve hafif toplu bir gençti. Sevimli bir yüze sahipti. Tebessüm etmekte cömertti. Mimarlık fakültesini yeni bitirmişti. Bitirir bitirmez iş aramaya başlamıştı.    İş görüşmelerinde o kadar çok ret cevabı almıştı ki, iş bulabileceğine dair umudu azalıyordu. Bir an önce de çalışması gerekiyordu. Babası yıllar önce onları terk etmiş, annesi iki çocuğunu da okutabilmek için var gücüyle çalışmıştı. Ozan’ın okulu bitmişti ama kardeşi hala lisede okuyordu. Annesi iyi bir işte çalışıyordu ancak Ozan artık annesine yük olmak istemiyordu. Onun yükünü paylaşmak istiyordu.  İş aradığı sırada internette gezinirken gözüne bir ilan çarptı. Bulunduğu şehrin en iyi mimarlık şirketlerinden birinin ilanıydı. En az beş yıllık iş tecrübesi istiyorlardı.  Ozan artık bu tarz ilanlardan çok sıkılmışt

Biz Bir Aileyiz :)

Akşam olmak üzereydi. Hava da iyice soğumuştu. Ömer’in ağzından soğuk havanın etkisi ile dumanlar çıkıyordu. O da hem ısınmak hem de bir an evvel eve varmak için adımlarını hızlandırıyordu. Ömer uzun boylu, esmer bir adamdı. Gözlerinin içi hep gülerdi. Evinden işine, işinden evine hayatını sürdürebilenlerdendi. Ailesine sıkı sıkıya bağlıydı. Kış aylarında çok sevdikleri mandalinayı almadan eve dönmezdi. Bu akşam yine soğuğa rağmen mandalinalar elinde kapıya varmıştı.  Ömer’in beş çocuğu vardı. En büyüğü 20, en küçüğü de 2 yaşındaydı. Metropolde, doğalgazlı bir evde yaşamalarına rağmen evlerinde kuzineli sobadan vardı. Televizyonları yoktu. Akşam olunca yemeklerini yer, kuzinenin üzerinde demlenen çaydan içer ve mandalina kabuklarını sobanın üzerinde yakarlardı. Mis gibi mandalina kokardı odanın içi.  Bu ailenin diğer ailelerden bir farkı vardı. Televizyon izlemezler, kapalı alışveriş merkezlerinde gezmezlerdi. En büyük keyifleri hafta sonları ormana gidip doğa ile iç içe zaman geçirmek